menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Selefiler 

35 8
06.07.2025

Geçen yazıda Selefiliği, “Müslümanların din anlayışlarını ve sosyo politik (ameli) hayatlarını Selef-i salihin’e dayandırma tezi” şeklinde tanımlamıştık. Haklı olarak bunun hayli geniş bir çerçeve olduğu yolunda eleştiriler geldi, çerçeve bu kadar geniş tutulunca, bugün, hatta geçmişte Selefi ekol sayılmayan şahıs ve gruplar da (Şia, Zeydiye, İbadiye, Zahiriler vs.) kendi görüş ve anlayışlarını Selef-i salihin’e dayandırdıklarını iddia etmektedirler. Şia, Zeydiye ve diğerlerine göre de görüşleri vahye ilk muhatap olan ve Hz. Peygamber (s.a.)’in eğitiminden geçmiş olan Sahabe nesli, Sahabeyi takip eden Tabiin ve bu nesilden sonra gelen Etbe-i tabiine dayanır, nitekim bazılarını kapsam dışı bıraksalar da her ekol (mezhep veya fırka) kendi görüşlerine referans olabilecek sahabe, tabiin ve etbe-i tabiinden şahıslar gösterebilir. Mesela Şia’ya göre Ehl-i Beyt ve Hz. Ali’nin yanında taraf tutanlar ile tabiin döneminde bu çizgiyi takip edenlerden (Şiatu Ali) daha salih insan veya nesil olabilir mi?

Bu durumda karışıklığa sebebiyet vermemek için özellikle Reel İslam’da faaliyet halinde olan somut örnekler, modeller üzerinde durmak daha iyi olur. Dolayısıyla bu yazıda doktriner (akidevî/fıkhi) veya teorik selefilikten çok, selefi yöntem ve anlayışla hareket eden şahıs veya örgütler üzerinde durmaya çalışacağım.

Zamanımızın selefi akımlarını Resmi Selefilik ve Sivil Selefilik olmak üzere iki ana gruba ayırmak mümkün. 1990’larda yazdığım “Nuh’un Gemisine Binmek Çevrimin Son Öğretisi”) adlı kitabımda da tüm İslami hareket ve akımları “Resmi İslam-Sivil İslam” (Bkz. 4. Bsm. İstanbul-2012,, s. 61 vd.) şeklinde iki ana gruba ayırmıştım. Din siyaset, iman akıl, özel alan kamusal alan ve benzerleri gibi ayırımlar modern zamanlara ait olup, Müslüman dünyanın fikri ve politik düzeylerde Batı’nın etkisine girmesiyle ilgili asli/cevheri değil, arızidir. Ayırım özünde şizofrenik olduğundan söz konusu zihni karışıklık, çatışmaya dönüşen farklılıklar arızi/harici etkiler sonucu sahih akideye ve fıkhi hükümlerin maksadına aykırı olarak Müslümanları sosyo politik, ahlaki ve kelami/felsefi bir krize sürüklemektedir.

İlk İslamcı nesil (1850-1924) baş gösteren kaosu kozmoza irca etmek üzere sahih iki kaynağa (Kur’an ve Sünnet) referans verdiler, yeni/modern paradigma inşa ederken, geleneğin tümüne karşı çıkmak suretiyle İslamiyet’i........

© Serbestiyet