menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Arjantin’den Türkiye’ye: FRENAPO bize yol gösterebilir mi?

5 0
14.04.2025

Bugünlerde Türkiye’deki büyük bir kesim, Türkiye’nin zaten sorunlu olan demokrasisinden geriye kalan küçük kısmı da kaybetmemek için mücadele etmekte. En yaşlısından en gencine kadar büyük bir halk kitlesi, bir ülkenin freni boşalmış bir kamyon gibi büyük bir belirsizliğe -ve aslında dehşet bir sona- doğru tepetaklak gidişini durdurmak için ayağa kalkmış durumda. Ve fakat yüzbinlerce insanın bugün sokağa çıkmasının sebebi sadece demokrasiye sahip çıkma isteği değil. Bugün sokakları dolduran insanlar, çocuğunu okula aç göndermek zorunda kalanlar; yaşının gereği artık huzurla evinde oturması gerekirken çalışmak zorunda olanlar; okuyabileceği her okulu okuyup, girdiği her sınavda başarılı olmasına rağmen bir meslek sahibi olamayanlar; günde 12 saat çalışıp asgari ücrete tamah etmek mecburiyetinde olanlar; haftada 1 gün izni olup her an bir iş kazasında ölme ihtimali olan işçiler; yüksek enflasyonun altında her gün daha da yoksullaşan halklar ve özellikle de geleceğini göremeyen; bugünü ise yaşayamayan gençler. Yani Yoksullar… Geçinemeyenler…

Türkiye her açıdan zor bir ülke… Neresine dokunsan bir derdin ses verdiği; bu dertlerle derdi olanların çokça hırpalandığı, bedel ödediği, yorulduğu bir ülke burası. Bu kapsamda, “yoksulluk” gerçeği de tüm can yakıcılığıyla cevap beklemekte… Elbette ki bununla derdi olanlar, yoksulluğun “kader” olarak benimsetilmesini kabul etmeyenler, ayan beyan görülen ekonomik eşitsizliğe itirazı olanlar, bu ülkenin muhalifleri, solcuları, sosyalistleri, bu yangını bitirmek için uzun süredir bir “çıkar yol” arayışında. Fakat “peki ne yapmalı?” sorusu sorulduğunda, aslında hepsinin bir cevabının olduğu ama bu cevapların örgütlenemediği ya da kendi içinde belirli durumlar ve tekil örnekler kapsamında örgütlenebildiği ve dahası tüm ülkeyi saran bir etki yaratamadığı da ortada. Sebepleri de var elbet… Ülkedeki anti-demokratik ortam, bunun siyasi partiler, sendikalar, örgütler vs.’deki yansımaları, bu yapıların kendi iç sıkıntıları ve asıl olarak da “örgütlenme” kavramının bizzat kendisinin bilinçli şekilde “öcüleştirilip” marjinalleştirilerek meşruiyet ve inandırıcılık kaybına uğratılması…

Tam bu noktada belki de dünyanın bambaşka bir kıtasından, senelerce önce örülmüş bir mücadele örneği bize yol gösterebilir. Bu yazı, bir “dönüştürücü sendikacılık” (transformative unionism) örneği olarak kabul edilen ve Arjantin’de 90’lı yılların sonlarında başta sendikalar tarafından örgütlenmeye çalışılan bir halk hareketi olan FRENAPO: Yoksulluğa Karşı Ulusal Cephe” örgütlenmesinden bahsetmek için kaleme alınmıştır.

Williams (2015), Global Labour Journal adlı akademik dergide yazdığı makalesinde, “dönüştürücü sendikacılık” kavramını ortaya atıyor ve çeşitli ülkelerden örnekler vererek, bu kavramı tanımlamaya çalışıyor. Buna göre dönüştürücü sendikacılık, geçmişin ekonomik, politik ve toplumsal hareket sendikacılığı kavramlarını da içeren; fakat alışılagelmiş sendikacılık uğraşlarını aşan bir noktada bulunan bir kavram. Dönüştürücü sendikacılık, belli bir sorun kapsamında çeşitli toplumsal hareketlerle, kurumlarla ve siyasi partilerle her yapının kendi özerkliğini koruduğu bir işbirliği içinde olmayı ve böylelikle, günümüz kapitalizminin ana unsurları olan metalaştırma ve sömürüye meydan okumayı amaçlıyor. Ve mevcut statükoyu sürdürmek anlamına gelen bir şeyleri “sadece” protesto etme kültürünü aşarak; “dönüştürücü alternatifler” ortaya koymaya çalışıyor.

Williams’ın, dönüştürücü sendikacılık kavramından bahsederken üzerinde durduğu en dikkat çekici nokta ise, sendikaların dönüştürücü rollerindeki “meşrulaştırıcı” güç. Sendikaların sahip oldukları bu gücün, taleplerin geniş bir alana yayılarak tüm vatandaşları kapsayan hak mücadeleleri olarak algılanmasını ve çok daha geniş bir çevre tarafından içselleştirilerek bu taleplere meşruluk kazandırılmasını sağlayabileceği belirtiliyor.

İşte tam da bu sebeple, Arjantin’de gelir adaletsizliğine ve yoksulluğa karşı örgütlenmiş olan FRENAPO kampanyası, dönüştürücü sendikacılık kavramının daha iyi anlaşılabilmesi ve Türkiye’deki “Ne yapmalı?” sorusuna cevap sunabilme ihtimali açısından oldukça iyi bir örnek.

Yoksulluğa Karşı Ulusal Cephe (FRENAPO), Arjantin’de 1990’lı yılların sonlarında yoksulluğu ve aşırı yoksulluğu ortadan kaldırmak için hükümeti adım atmaya zorlamak amacıyla örgütlenmiş olan uzun soluklu bir kampanya. Arjantin İşçi Sendikası’ndan (CTA) Luis Ernesto Campos (2015) “Yoksulluğa Karşı Ulusal Cephe: Gelirin Yeniden Dağıtılması Mücadelesi” başlıklı makalesinde kampanyayı ayrıntılarıyla anlatıyor.

Öncelikli olarak 70’li yıllardan 2000’lere kadar Arjantin’in genel ekonomik ve politik arka planının bahsedildiği makalede ülkenin, 1990’lı yıllarda uygulanması hız kazanan neo-liberal politikaların pilot ülkelerinden bir tanesi olduğu ve bu sürecin asıl olarak 1976 askeri darbesi ile başladığı ifade ediliyor. Buna göre, ABD destekli bu darbe sonrasında yönetime gelen askeri cunta, 1976 ile 1983 yılları arasında ülkeyi yönetiyor. 90’lı yıllara gelindiğinde ise Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın (DB) devreye girmesiyle ülkede uygulamaya konan yapısal uyum politikaları sonrasında, kamu kurumları özelleştiriliyor, serbest piyasaya kapılar açılıyor ve nihayetinde emek rejimi kuralsızlaştırılarak, halihazırda 1976 darbesi ile büyük kayıplar vermiş olan Arjantin işçi sınıfı hareketi için büyük bir yıkım ortaya çıkıyor. (Bu dönemde çoğu siyasi aktivist ve sendika üyesi olan yaklaşık 30.000 kişi öldürülmüştür/kaybedilmiştir.) Tüm bunların sonrasında ise halk hızla yoksullaşıyor; yoksulluk ve aşırı yoksulluk oranları 1990’ların sonunda büyük artış gösteriyor. Oldukça tanıdık bir hikâye(!)

Fakat tam da bu dönemde, öncelikle özelleştirilmeler ve artan işsizliğe karşı küçük şehir ve kasabalarda kamu çalışanları sendikaları ve işsiz hareketleri öncülüğünde düzenlenmeye başlanan eylemler ile ilerleyen zamanlarda gerçekleştirilecek daha büyük eylemliliklerin zemini hazırlanıyor. Daha çok sokak ve yol işgalleri olarak gerçekleşen onlarca eylem, devletin kolluk kuvvetlerinin baskısı sonucu eylemcilerin kayıplar vermesine rağmen, nihayet büyük şehirlere taşınıyor ve daha geniş toplumsal çevreler tarafından benimsenmeye başlıyor. Bu noktada, yine sendikalar, işsiz örgütleri ve diğer toplumsal hareketler tarafından geniş katılımlı eylemler ve grevler düzenlenerek; ülke çapındaki dağınık tepkileri koordine etmek amacıyla ortak bir örgütlenme oluşturulması ihtiyacı ortaya çıkıyor. Bu ihtiyaca dayalı olarak, 2000 yılında ilk adım atılıyor ve hükümeti işsiz hane reisleri için bir eğitim ve istihdam programı başlatmaya ve çocuklar için temel gelir desteği sağlamaya zorlayacak bir referandum düzenlemeye çağırmak amacıyla Rosario şehrinden Buenos Aires’e uzanan 300 km’lik bir Büyük Yürüyüş (Marcha Grande) düzenleniyor. Bu yürüyüş sonrasında ilk başta Referandum Hareketi olarak adlandırılan fakat sonrasında Yoksulluğa Karşı Ulusal Cephe (FRENAPO) olarak ismi değiştirilen ittifak kuruluyor.

FRENAPO bileşenlerine baktığımızda, hareketin başını Arjantin İşçi Sendikası’nın (CTA) çektiği söylenebilir. CTA, neoliberal politikaların uygulayıcısı olan hükümete destek verdiğini iddia ederek Genel İşçi Konfederasyonu’ndan (CGT) ayrılıyor ve 1991 yılında kuruluyor. Kendisini işverenlerden, siyasi partilerden ve hükümetten bağımsız bir sendika olarak niteleyen CTA, yalnızca resmi işgücü piyasasındaki işçilerin hakları için değil kamusal hizmetlerden konut hakkına kadar birçok alanda mücadele eden ve bu sebeple diğer toplumsal hareketlerle teması olan ve hatta enformel sektör ile işsizler arasında üye sayısı oldukça yüksek olan bir sendika. Dolayısıyla, FRENAPO da başta CTA ve diğer sendikalar ve emek örgütleri olmak üzere, işsiz hareketlerinden köylü ve yerli halklar hareketlerine; insan hakları örgütlerinden siyasi partiler ve sanatçılara, dini liderlere ve sporculara ve hatta küçük ve orta ölçekli bazı işveren ve çiftçi örgütlerine kadar geniş bir halk kesimini içererek; kendisini sadece “formel” işçi haklarıyla sınırlamıyor ve hareketi daha geniş bir zemine yayarak “vatandaşlık hakları” kapsamında örgütlüyor.

Aslına bakılırsa, FRENAPO ittifakının talepleri oldukça sade. Ülkede görülen ciddi gelir dağılımı adaletsizliğinin yoksulluk ve aşırı yoksulluğa sebep olduğunu belirten hareket, bu sorunun çözümü için ülke kaynaklarının yeterli olduğunu iddia ediyor ve bu iddialarını hareketin iktisatçıları tarafından yapılan bilimsel hesaplamalar ile destekleyerek; taleplerini işsizler, çocuklar ve yaşlılara yönelik olarak 3 ana başlık halinde kamuoyu ile paylaşıyor. “Her işsize temel gelir desteği verilmesi ve mesleki eğitim-öğretim programı düzenlenmesi”, “18 yaş altı her çocuk için aylık temel gelir desteği verilmesi” ve “65 yaş üstü vatandaşlara asgari emekli maaşına eşit temel gelir desteği sağlanması” olarak belirlenen taleplerin her biri, ülkedeki yoksulluk ve aşırı yoksulluk sınırları göz önünde bulundurularak hesaplanıyor. Bu hesaplamalar sonucu ortaya çıkan yıllık 9.700 milyon Arjantin Doları ihtiyacının, genel olarak sermaye sahiplerine yönelik uygulanan vergilendirme sisteminin yeniden yapılandırılmasıyla elde edilmesi tavsiyesinde bulunuluyor. Dolayısıyla FRENAPO’nun amacı, yoksulları krizin faturasını ödemekten kurtarmak ve sorumluluğun büyük kısmını sermayenin omuzlarına bırakmak olmuştur. Bu anlamda, bilimsel verilerle desteklenen somut talepler sunan bu kampanya, “şikâyet etme” sınırını aşan; kapsamlı ve dönüştürücü bir öneriler bütünü olarak değerlendirilebilir.

Bu doğrultuda hareket, öncelikle, Arjantin Anayasasının gerektirdiği üzere, taleplerinin karşılanması için hükümeti bağlayıcı bir referandum düzenlemeye çağırıyor; fakat aldıkları olumsuz yanıt sonrasında ülkedeki ekonomik yıkımı ifşa etmek amacıyla kendi referandumunu düzenleme kararı alıyor. 2001 yılında yapılan Referanduma kadar geçen yaklaşık 1 yıllık süreçte, FRENAPO üyeleri Buenos Aires’ten başlayarak ülkenin birçok yerinde kampanya örgütlemesine girişiyor ve bu esnada, kendileri tarafından örgütlenmiş olmayan diğer eylemlere, grevlere ve gösterilere de katılıyorlar.

FRENAPO, yapı olarak oldukça “esnek” bir örgütlenme oluşturmayı amaçlıyor. Hareket, asıl olarak, “teknik” işlerden sorumlu olan bir Ulusal Koordinasyon Komitesi’nin dışında, ülkenin her yerinde oluşturulan “yerel” komiteler tarafından örgütleniyor. Bu anlamda, yerellerdeki tüm propaganda ve koordinasyon “bağımsız” şekilde yürütülüp; sayısı tahmini olarak 100’ü geçen yerel örgütlenmeler sayesinde, hareketin ülkenin her yerinde, yerellerin kendi ihtiyaçlarına ve işleyişlerine göre yayılması sağlanıyor. Buradaki “esnek olmayan” tek husus ise kampanyanın asıl amacına riayet etmek oluyor.

14 Aralık 2001 yılında gerçekleştirilen FRENAPO Referandumu, toplam 4 gün sürüyor. Ülke çapında 20.000’den fazla sandıkta elde edilen sonuçlara göre, 3 milyonu aşkın kişi destek oyu kullanıyor. Resmi olmayan bir Referandumda böylesine yüksek oranda oy kullanılmış olması, halkın ülke ekonomisinden memnun olmadığını göstermesi ve neo-liberal ekonomi politikalarının ifşa edilmesi açısından oldukça başarılı olmuştur. Öyle ki, 4 gün süren seçimler esnasında her seçim sandığı bir tartışma, eylem ve propaganda meydanına dönüşmüştür.

Fakat FRENAPO’nun kampanya ve nihayetinde Referandum sonuçlarıyla elde ettiği siyasi güce rağmen, Referandum sonrasına dair herhangi bir planının........

© sendika.org