menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sessiz çöküşün ayak sesleri: Görmezden gelinen gerçekler

8 1
27.11.2025

Lenin’in “Devrimci teori olmadan devrimci hareket olamaz” sözü, bugün solun içinde bulunduğu durumun nereye savrulduğunu anlamak için hâlâ en sağlam referans noktasıdır. Lenin, teoriyi yalnızca düşünsel bir faaliyet olarak değil, siyasal iradenin, devrimci yönelimin ve örgütün temel belirleyeni olarak tanımlamıştı. Oysa bugün solun önemli bir kesimi, teoriyi politik hesapların gölgesine itmiş, ilkeleri ilişkilerin arkasına saklamış, devrimci çizgiyi ise gündelik pragmatizmin akışında eriyip giden bir sembole dönüştürmüştür. Bu nedenle bugünkü kriz, dışsal baskılardan değil, teorinin terk edilmesinden kaynaklanan içsel bir çürümenin sonucudur.

Solun geniş kesimlerinde görülen güvensizlik, yalnızca örgütsel zayıflığın değil, ideolojik çözülüşün bir yansımasıdır. Bir hareket kendi çizgisine güvenmediğinde, kaçınılmaz olarak başkalarının çizgisine tutunmak zorunda kalır. Bağımsız politika üretmek yerine mevcut güç dengelerine göre pozisyon alır. Bu ise Marksist-Leninist siyaset değil, tam anlamıyla oportünizmdir. Uzun süredir solun içinde biriken bu güvensizlik ve savrulma, bugün Kürt Özgürlük Hareketi’nin (KÖH) yeni yönelimi karşısında kendini bütünüyle görünür hâle getirmiştir.

Kürt Özgürlük Hareketi’nin içine girdiği yeni süreç, solun yıllardır ertelenmiş tüm çelişkilerini yüzeye çıkarmıştır. Bir yanda gelişmeleri yüzeysel kavrayan ve sürece tepkisel eleştirilerle yaklaşanlar; diğer yanda ise yıllardır kendi siyasal varlığını KÖH’ün gölgesine sıkıştıran ve bugün söylenecek söz bulamadığı için sessizliğe gömülenler vardır. Politik çizgisi olmayanlar için her gelişme bir sarsıntı yaratır. KÖH’ün yeni yönelimini anlamak, eleştirmek veya tartışmak yerine “bekle-gör” taktiğine sığınmak, yalnızca siyasal zayıflığın değil, ideolojik tükenmişliğin göstergesidir.

Bugün kimi devrimci yapılar, DEM........

© sendika.org