menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dalga-parçacık diyalektiği: Kuantum gerçeklikte materyalist atılım

18 1
29.07.2025

Kuantum fiziğinin en temel çelişkilerinden biri artık yalnızca fiziksel değil toplumsal bir kavrayışın da anahtarı olmaya aday. Yeni bilimsel gelişmeler, doğanın çelişkilerle dolu hareketini sayısallaştırırken onu dönüştürme pratiğimize de yön veriyor.

Burjuva bilimi tarihsel olarak doğayı ya salt özdeşlik içinde (mekanik pozitivizm) ya da çözülmez çelişkilerle dolu bir “belirsizlik evreni” olarak kavrama eğilimindedir. Bu yaklaşımın en çarpıcı ifadesi kuantum fiziğinde “dalga mı, parçacık mı?” sorusunda kendini gösterir. Sanki doğa bir öz veya sabit kimlik taşımak zorundaymış gibi ışık ve madde ya dalga ya parçacık olarak tanımlanmak istenir. Oysa gerçeklik ne sabit kategorilerle kavranabilir ne de metafizik belirsizlikle açıklanabilir.

Diyalektik materyalizm, doğanın çelişkili birlikler ve karşıtlar üzerinden hareket ettiğini söyler. “Bir şey hem kendisidir hem de değildir” ilkesi kuantum düzeyinde belki de en somut hâlini bulur. Kuantum nesnesi hem parçacık hem dalgadır ama bu nitelikler bağlamsaldır, birbirine dönüşebilir bir süreç olarak var olur.

Physical Review Research dergisinde (8 Temmuz 2025) yayımlanan bir çalışma, bu çelişik doğanın yalnızca felsefi düzlemde değil matematiksel olarak da kavranabileceğini gösteriyor. Stevens Institute of Technology’den Khatiwada ve Qian’ın çalışması[1], dalga-parçacık ikiliğini koherens temelli bir denklemle yeniden kuruyor: V2 D2 = C2

Burada:

V: Görünürlük (dalga özelliği),

D: Yol belirginliği (parçacık özelliği),

C: Koherens, yani sistemin kuantum bütünlüğünü ne ölçüde koruduğu.

Bu eşitlik, daha önceki “V2 D2 ≤1” sınırının neden böyle olduğunu açıklar hale getiriyor. Artık kuantum davranışın temel çerçevesi bağlamsallık ve sistemin çevresel etkileşimiyle birlikte okunabiliyor.

Bu gelişme, doğayı sabit özlere indirgeyen metafizik anlayışa büyük bir darbedir. Çünkü:

Gerçeklik, özdeşlik değil çelişkidir. Dalga ve parçacık davranışları birbirine karşıttır ama aynı sistemin içinde var olurlar. Bu, diyalektik birliğin ta kendisidir.

Çelişki, mutlak değil bağlamsaldır. Ölçüm yöntemi, çevresel etkiler ve koherens derecesi, sistemin nasıl davranacağını belirler.

Bu çelişki ölçülebilirdir. Marksist bilim anlayışı açısından bu çok önemlidir: Bilim yalnızca “doğru fikirler” üretmez doğayı ölçer, düzenler, dönüştürür.

Diyalektik materyalist düşünce burada yalnızca bir yorum olmanın ötesinde doğanın bizzat kendisinin işleyiş biçimidir.

Burjuva bilimi, teorik keşifleri çoğu zaman soyut düzeyde bırakır ya da onları yalnızca askeri-endüstriyel komplekse hizmet edecek şekilde araçsallaştırır. Oysa bu tür bilimsel sıçramalar aynı zamanda üretici güçlerin gelişimi dolayısıyla toplumsal ilişkilerin dönüştürülmesi açısından stratejik önemdedir.

Yeni koherens modeli, doğrudan kuantum teknolojilerinin sınıf içeriğine dair tartışmalara da........

© sendika.org