menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

108. yılda yıldızlara bakmak veya ütopya

10 4
07.11.2025

108. yılda yıldızlara bakmak veya ütopya
Refahın, kişi başına düşen dolar miktarıyla değil,
Sevda miktarıyla ölçüldüğü bir toplum biçimidir sosyalizm.
Bunun için kapitalizmin şifrelerini çözmek de
Sınıflı toplum öncesi ilk toplumsal pratikleri
Günümüze örnek model diye taşımak da yetmez.
Kendisi bizzat eken ve bizzat biçendir sosyalist.

Eğer “reel sosyalizm” eleştirisi yapmak adına Marksizmi de içine alan bir yıpratma, iç boşaltma ve hiçleştirme kampanyasının bir parçası olmayacak, aksine 20. yüzyıl devrimlerinden çok şey öğrenmek gerektiğinin tekrar tekrar altını çizecek ve cehaletten maksatlı redde kadar uzanan iklimin esiri olmayacaksak; 108. yılında Ekim Devrimi’nden öğrenmeye devam edeceğiz. Eleştiri, nasıl ki toptancı bir reddiyeye vardırılmaması gerekiyorsa; öğrenmek, sahiplenmek vb. de toptan kabul anlamına gelmiyor. 1917’den öğrenmeyi, güncelleme ve yeniden üretim takip etmelidir.

Distopya tanımı yapmak, kapitalizmin başlı başına bir distopya olduğunu söylemek, kötülüğün kaynağına işaret etmek açısından önemlidir. Ancak bugüne dek yaşanmış devrim deneyimlerinin, ütopyaların en önemli halkalarından biri olan Sovyetler’i ve yaşayan somut bir örnek olan Küba’nın öğrettiklerini yok saymak; yalnızca distopyadan, dehşetten, kötülüğün iktidarlaşmasından bahsetmek; adeta bir çıkış, bir alternatif, bir gelecek düşü yokmuş gibi konuşup yazmak, bir aşamadan sonra umuda iyi gelmiyor. Halbuki devrimciler için kötülüğün varlığını, niteliğini ve boyutunu tarif etmek kadar, alternatifi tanımlamak ve mümkün olduğunca somutlayıp görünür kılmak önemlidir.

Dikkatle incelendiğinde görülecektir ki insanlık tarihi her dönem ütopyalar barındırmıştır. Bu bazen, tutsaklığın antitezi, bazen de acılara karşı bir deva tarifi olmuştur. Tutsaklık sonrasında Reading Zindanı Baladı‘nı yazan Oscar Wilde, bu şiirde artık yalnız kendi acısını değil, bütün insanlığın acısını dile getirir. “Hepimiz bir zindanda yaşarız/ama bazıları hâlâ yıldızlara bakar.” Benzer şekilde farklı zaman ve bağlamlar içinde Halil Cibran, “Hepimiz mahpusuz. Ama kimimizin hücresinde pencere var kimimizinkinde yok” der. Pencereler, yıldızlar gibi Güneş Ülkesi gibi pek çok yön, çıkış veya YOL gösteren anlatımlar, ütopya tarifleri olmuştur. Bu bazen bir şarkı, bazen bir düş, bazen de bugünden somutlanmaya başlayan, ucu sosyalizme uzanan basamaklar dizisidir.

John Lennon, 1971 yılında Imagine şarkısını yazıp seslendirir. Bu, ütopik bir şarkıdır. Şarkıda Lennon, kendi ütopyasının hayal edilmesini ister; orada ülke yoktur, millet yoktur, mülk yoktur. Orada sadece barış içinde yaşayan ve tüm dünyayı paylaşan insanlar vardır.

Sosyalizmin mümkünsüzlüğüne kadar uzanan, maksatlı değilse, sahibinin negatifliğini/yetersizliğini yansıtan pek çok karamsar tarifin tersine, ütopya, “Umudun politikleşme biçimi (…)mümkünün kıyısıdır (…), Bugünün eleştirisi”( Bloch ) “yarının gerçeğidir.” ( Hugo ) Bu bağlamda ütopya, sadece varılacak yer değil, yön gösteren ve ilerlemeyi sağlayan bir içerik, bir ışıktır.

Oscar Wilde, “Harita üzerinde Ütopya’yı bulamayan insan, ilerlemenin ne olduğunu bilemez.” sözüyle ütopyayı hem bir adres hem de bir yol olarak görür. Diğer bir ifadeyle Wilde’da ütopya, hem yön gösteren bir pusula hem de ilham verici bir hedeftir. Tam da bu içeriklere bağlı olarak “Düş kurmak, tembellik değil; devrimci bir enerjidir.” (Bloch, Umut İlkesi).........

© sendika.org