menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İçerik üreticisi tanrılar

7 1
30.05.2025

Anlatılan bizim hikayemiz ise, tartışılması gereken kapitalist toplumdur. Burjuva ideolojisinin sözünü ettiği demokrasi “somut olarak” vardır. Somut olarak her bireyin oy kullanma hakkı, seçme ve seçilme hakkı, çalışıp kazanma hakkı, özel mülkiyet hakkı gibi hakları vardır. Ancak yönteme takılmadan direkt söyleyelim. Kapitalist toplum yapısı içinde; demokrasi içinde demokrasisizlik, seçme ve seçilme hakkı içinde seçememe ve seçilememe, özel mülkiyet hakkı içinde mülksüzleştirme (vergilerle, cezalarla vb.) eşitlik içindeki eşitsizlik, özgürlük içindeki özgürlüksüzlük görmeden başımıza yağan her akıl eksik akıldır. Daha indirgemeci bir yöntemsizlikle belirtirsek; sınıf tahakkümünü görmeden günümüz kapitalist ilişki biçimini yorumlayan her akıl yetersiz bakiyedir.

İçinde yaşadığımız sistemin aşırı soyut ya da somut üretimi artık bir yöntem olarak hayatımıza girmiş durumda. Aşırı üretim sadece elbise, ayakkabı ya da araba ile sınırlı değil. Aşırı felsefe, aşırı bilgi, aşırı siyaset gibi soyut üretimlerin nesneleştirilmesini de kapsamaktadır. Tarihsel olarak kimse durup dururken hadi biz de aşırı bir üretim yapalım demez. Dese bile bunun bir karşılığı olmaz. O zaman aşırı somut ve soyut üretimin tarihsel bir karşılığı olmalıdır. Eski toplum biçimlerinde meta üretimi, bilgi üretimi, eğlence barınma gibi sadece cemaatin, zümrenin, kölenin ihtiyacı kadar ya da efendinin sınıfsal konumu kadar yapılırken şimdi bu üretim biçimi ihtiyacın çok daha ötesinde yapılmaktadır. Görünüşte birtakım insanlar artık “sadece üretim yapmak için” üretim yapmaktadır.

Bilim insanları 1990’ların başından bu yana, insan beyninin istikrarlı toplumsal ilişkileri sürdürme yeteneğinin sınırlı olduğunu ve ortalama bir insan beyninin çok sayıda toplumsal etkileşimi sürdüremeyeceğini kanıtlamışlardır. O zaman her alanda aşırı üretim yapma ihtiyacı nasıl ya da neden ortaya çıktı? Teknolojinin ve bilginin hızlı yayılıp hızlı tüketilmesi bu doğuşun nedenlerinden biri olarak gösterilebilir. Fakat bana kalırsa bu sadece araçsal bir neden. Asıl sorgulamamız gereken içerik üreticiliğinin sınıfsal tahakkümünün zindanlarında kaybolduğumuz gerçeğidir. Bilgi nereden gelirse (Çin’e gidip almaya gerek duymadan ya da bir harf için kırk yıl köle olmaksızın) gelsin; ister radikal bir sendikadan ister ortalama bir siyasi partiden ya da en “marjinal” olanından; bilgi (üretilen içerik) o an........

© sendika.org