menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yaşamımıza dokunan kırlangıçlar

12 9
28.11.2025

Tarihçiler birgün Türkiye devrimci hareketinin analizini kayıt altına alacak olursa 78 hareketi kuşkusuz sayfalar dolusu yer kaplar. 1968 hareketinin kısa mirası üzerinde yükselen, milyonları kucaklayan ve her türlü zulmü yaşamış bir hareketin gerçek resmi çıkar ortaya. Bıyığı terlememiş delikanlılar, gencecik kızlar antifaşist mücadelenin ortasında buldular kendilerini. Kadın ve erkek yoldaşlarının ülke sorunlarını göğüsleyip ağır sorumluklar yükledikleri omuzları da yürekleri gibi civan parçasıydı. Büyük kahramanlıkların yanı sıra baskı, zulüm, ihanet, teslimiyet ağır mahpusluk koşulları ve idamlar da yaşadılar. Kimi hain pusularda kimisi işkencede kimisi de darağacında ve ileriki yıllarda dağlarda ölüme gülümsediler korkusuzca. Gün geldi ihanetin kol gezdiği yıllarda bir avuç da olsa yüzleri güneşe dönük olanları hep vardı. O yıllarda Ruhi Su’nun görkemli davudi sesiyle yüreklerimiz dağlanıp öfkeye bürünürdü.

“Şişli meydanında üç kız
Biri Çiğdem biri Nergiz
Vuruldular gece gündüz
Sorarlar bir gün sorarlar…”

Üç gencecik kız failli meçhul cinayetlerin habercisi olur. Ülke mahşer yeri gibi cinayetler, katliamlar peş peşe gelir. Çok geçmeden faşist cunta, katliam, cinayet, toplu infazların üzerinde korku imparatorluğu kurar. Hiçbir yaprak kımıldamasına tahammülleri yoktur. Henüz cuntanın ilk aylarıdır. İlk katliam haberi İzmir-Urla’dan gelir. Bir grup Devrimci Yol militanının bir bağ evinde koşulsuz teslim olmaları istenir, kısa süren bekleyiş sonrası gencecik bedenini yoldaşlarına siper eden genç bir kız fırlar dışarıya, en önce kuşatmayı dağıtmak için. O an kıyamet mermileri boşalır narin bedenine. Tam otuz iki kurşunla katledilir.

Mine’nin hikayesi doğup büyüdüğü İzmir-Çeşme ilçesinin Alaçatı beldesinde başlar. Aile beldenin yerlilerinden, tütün üretimiyle uğraşan emekçileridir.

Abisini faşistler katleder. Mine gencecik öğrencidir o zamanlar. Abisi Salih onun hem idolüdür hem de yoldaşıdır. Abisinin ölümü Mine’yi derinden etkiler. Okuldan ayrılıp yoldaşlarıyla bölgede devrimci mücadelenin ihtiyacı olan çalışmalara katılır. Antifaşist mücadelenin köy, kasaba her alanda faaliyetlerin bir parçasıdır. Eylül cuntasına karşı mücadele eden arkadaşlarıyla kırsal alanda çalışmaları sürdürür. 22 Eylül 1980’de kuşatıldıkları bağ evinde bayraklaşır.

Mine Bademci

Gürsel Caniklioğlu’nun yazdığı şiir:

“Tarih utanç içinde,
Kâğıdın aklığına bıçak gibi saplanır
Kız kardeşimin
İnce sureti…
Zamanın yangınlarındadır adı…
Gülün ömrünü bitirdiği dem
Zifafız ve acılı
Kahredici ve uzak
‘Mine Bademci öldürülmüştür’
Urla’da bir bağ evinde
Yüzünde dünyanın en güzel gülüşü
İsmini bize,
Yirmi küsur kurşunla parçalanıp
Sevdasını dağlara
Bırakmıştır….”

Gökte turna dizin dizin, dinmedi yürekte sızım
Erdal Eren’i asmışlar, ağıtını söyler sazım
Deli sevdalar başında, sevdalı yürek döşünde
Çektiler darağacına, gencecik yaşında
Ankara adı kara, bu yara başka yara
On yedi yaşındaydı, kıyılır mı Erdal’la?

Tüm kamuoyunun ve insani kuruluşların çalışmalarına, Avrupa’da idama karşı yapılan kampanyalara, forumlara, tepkilere rağmen Kenan Evren ve şürekâsı Erdal Eren’i yaşını büyütüp idamı gerçekleştirir. Genç nesille, gelecek kuşaklara göz dağı veriliyordu. Onca baskı ve işkenceye rağmen Erdal Eren yiğitçe ölümü göze alıp tarihe adını altın harflerle yazıyordu. Ailesine gönderdiği veda mektubunda annesini son sözleriyle teselli ediyor:

Çok büyük bir ihtimalle bu işin ölümle sonuçlanacağını çok iyi biliyorum. Buna rağmen korkuya, yılgınlığa, karamsarlığa kapılmıyorum ve devrimci olduğum, mücadeleye katıldığım için onur duyuyorum. Zavallı ve çaresiz biriymişim gibi ardımdan ağlamanız beni yaralar. Bu konuda ne kadar güçlü ne kadar cesur olursanız, beni o kadar mutlu edersiniz. Hepinize özgür ve mutlu bir yaşam dilerim. Devrimci selamlar. Oğlunuz Erdal.

Erdal Eren

Onlar bizim gençliğimizin en kıymetlileri, gözü pek ve korkusuzca karşıladılar her türlü baskı ve ölümleri.

10 Ekim 1981 tarihinde Dersim’in ücra bir köyünde abisi Ali Ekber’le gözaltına alınır Behzat Firik.

Yüzbaşı Aytekin........

© sendika.org