En büyük tehdit, özgürlüğün ve adaletin sessiz sedasız elden gitmesidir
Demokrasi, güçlü anayasal kurumlarla ayakta kalır. Günümüzde demokrasiyi ortadan kaldırmak isteyenler, artık ona doğrudan savaş açmıyor. Sokaklara çıkan tanklar, meclisleri basan askerler ya da zorla kapatılan parlamentolar yerine, anayasal süreçler manipüle edilerek demokrasi sessizce öldürülüyor. Askerî darbelerin yerini, yasalar ve anayasal değişiklikler aracılığıyla yürütülen kademeli otoriterleşme aldı.
Hukukun, halkın haklarını korumaktan çıkıp iktidarın sürekliliğini sağlamaya hizmet eden bir araca dönüşmesi, modern dünyadaki en büyük demokratik krizlerden biri haline geldi. Macaristan, Polonya, Venezuela ve Mısır gibi ülkeler, bu sürecin çarpıcı örnekleri arasında gösteriliyor.
Siyaset bilimci David Landau’nun “abusive constitutionalism” yani “İstismarcı Anayasa Yapımı” olarak adlandırdığı bu süreç, demokrasinin araçlarının bizzat demokrasiyi boğmak için kullanıldığı bir düzeni tarif ediyor: “Seçimler hâlâ yapılıyor, mahkemeler hâlâ karar veriyor, parlamento hâlâ yasalar çıkarıyor ama artık bütün bu mekanizmalar eski işlevlerinden uzaklaşmış durumda. Meşru görünen anayasal değişikliklerle, demokratik denge ve denetleme mekanizmaları birer birer etkisiz hale getiriliyor. Yargı bağımsızlığı aşındırılıyor, medya kontrol altına alınıyor, muhalefet seçim süreçlerinden dışlanıyor. Halk, anayasal süreçlerin içinde kalındığı sürece her şeyin yolunda olduğunu zannederken, aslında demokrasi yavaş yavaş zehirleniyor.”
Steven Levitsky ve Daniel Ziblatt, “How Democracies Die”, “Demokrasiler Nasıl Ölür” adlı kitaplarında, modern otoriterleşmenin artık ani bir darbe veya açık bir anayasal ihlalle değil, küçük ve görünüşte zararsız adımlarla gerçekleştiğini söylüyor: “Otoriter liderler bir gecede bütün gücü ellerine almak yerine, anayasal değişikliklerle yetkilerini kademeli olarak genişletiyor. Bu değişikliklerin her biri yasal görünüyor, hatta bazen referandumlarla halkın onayına sunuluyor. Asıl tehlike burada başlıyor. Çünkü halkın gözünde bu değişiklikler meşru olduğu sürece, kimse onların otoriterleşme sürecinin bir parçası olduğunu fark etmiyor.”
Kim Lane Scheppele, “Autocratic Legalism”, “Otokratik Yasacılık” adlı........
© Samsun Kent Haber
