Sosyal çürüme ve toplumsal çözülme
Gündem, gündemden kaçınma, milletini koruma içgüdüsü ve çaresizlik...
Endişe verici vakaların içerisindeyken olumlamalara başvurmak, kısa vadede zihne dinlenme fırsatı verse de, tabii çıkış haritamızı oluşturamaz. Bu sebepledir ki, tartışmamıza gündeme paralel hislere yer vererek başladık.
Karantina süreciyle literatürümüzde yer edinmeye başlayan, son birkaç yıldır dilimizden düşmeyen 'sosyal çürüme' kavramını psikoloji bölümünde öğrenim gören ortalama bir Türk genci olarak ele alıyoruz.
Nedir bu sosyal çürüme? Dürüstlük, empati, katılımcılık ve paylaşımcılık normlarından oluşan toplumsal değer ve normların çöküşü olarak tanımlayabiliriz.
Gözlemliyoruz ki güç edindikçe bu değerlerden vazgeçmek gün geçtikçe kartopu etkisiyle masum insanları da yaşamından, özgürlüğünden ediyor. Kazancı arttırmak için dürüstlüğü ihmal eden, sosyal medyada hayal satan, insan canını hiçe sayan reklamlar...
Ev geçindirecek çalışanların kendini geliştirebileceği hiçbir etkinliğe katılamayacağı mesai saatleri karşılığında maaşının yarısının vergilere gittiği, kazancı zaten fazla olanın vergi mükellefiyetinin olduğu, empati kelimesinin duyulmadığı iş dünyası...
Kendi canının ve günün kurtarmanın derdine düşmüş bireylerden bir de sosyal hayatında paylaşımcılığı beklememek gerekli. Bekleyemediğimiz paylaşımcılık azaldıkça birey yalnızlığa itiliyor. Depresyon oranı yüzde 38’lere dayanıyor. Bu manzara Stanford Hapishane Deneyini akıllara getiriyor.
Psikolog Philip........