‘İTİRAFÇI’LARDAN KOMPLO ÇIKARAN PROF. DR. KABOĞLU YA HUKUK CAHİLİ YA HUKUK MANİPÜLATÖRÜ
Anayasa Profesörü, hukukçu Fransa’nın (2022) Légion d’Honneur nişanı sahibi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, İBB’ye yönelik yolsuzluk operasyonu kapsamında tutuklanan çok sayıda ismin itirafçı olması ve bu itirafçıların ifadelerine dayalı olarak peş peşe gelen operasyonlarla ilgili yaptığı açıklamada, “Eğer İmamoğlu tutuklandıktan sonra ortaya çıkan itirafçılar delil olarak kullanılıyorsa demek ki İmamoğlu keyfi olarak tutuklandı.
Sonradan itirafçıların ortaya çıkacağı bilinerek tutuklandıysa burada bir komplo söz konusu” ifadelerini kullanmış.
Açıkçası dijital medyada gördüğüm bu açıklamayı Kaboğlu’nun yapmış olmayacağını düşünerek küçük çaplı bir araştırma yaptım.
Ne yazık ki ifadeleri birebir kullanmış Prof. Dr. Kaboğlu.
İtirafçılarla ilgili değerlendirme yaparken Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasına ilişkin ifadelerinde, tutuklama sonrası ortaya çıkan itirafçıların delil olarak kullanılmasını "keyfi tutuklama" veya "komplo" olarak nitelendirmiş.
Kaboğlu'na göre, “eğer itirafçılar tutuklamadan sonra beliriyorsa, bu tutuklamanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu gösterir”miş.
Bu değerlendirme, devam eden soruşturmalarda sonradan toplanan deliller, tanıklar ve itirafçılar açısından irdelendiğinde, Türk hukuk sistemi bağlamında yanıltıcı ve bir hukukçuya yakıştırılamayacak manipülasyon içeriyor.
Gelin Prof. Dr. Kaboğlu’nun yaptığı bu değerlendirmeleri Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve Türk Ceza Kanunu (TCK) hükümleri ışığında tartışalım.
Öncelikle, Türk hukuk sistemin bir parçası olan tutuklama müessesini ele alalım…
Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 100. maddesine göre, "kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması" halinde tutuklama kararı verilir.
Tutuklama, bir ceza değil, geçici bir tedbiridir. CMK’nın 101. maddesinde belirtilen, “kaçma şüphesi, delil karartma riski veya suçun niteliği” gibi hallerde tutuklama kararı verilir.
102. Madde, tutuklamanın orantılılığını vurgular. Yani tutuklama kararı verilirken mevcut deliller değerlendirilir, ancak bu, soruşturmanın tamamlandığı anlamı taşımaz.
CMK’nın 104. maddesi ise tutukluluğun devamını periyodik incelemelere bağlar. Yeni delillerin ortaya çıkması halinde durum yeniden değerlendirilebilir.
Anayasa Profesörü Kaboğlu'nun, "tutuklama sonrası itirafçıların delil olarak kullanılması" eleştirisi, bırakın hukuk alanında Profesörlük unvanı almış birini, Hukuk Fakültelerinin 2. sınıfındaki bir hukukçu adayının bile hukuka aykırı bulacağı türden.
Prof. Kaboğlu bu eleştirel ifadelerle, soruşturma sürecinin dinamik yapısını göz ardı ediyor resmen.
CMK’nın 82. maddesi ve devamı, soruşturma aşamasında delillerin toplanmasını düzenliyor. Savcı, soruşturmayı başlatır ve delilleri toplar (CMK’nın 160. maddesi); bu süreçte tanık ifadeleri, belgeler veya itiraflar her zaman eklenebilir.
CMK’nın 134.-137. maddeleri, delillerin........
© Samimi Haber
