‘BAŞKAN’ KİM- MANSUR YAVAŞ SORUŞTURMA İZNİ TALEP YAZISINI SANSAR KURNAZLIĞIYLA ÇARPITTI!
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, toplamda 1 milyar liraya yaklaşan konser organizasyonlarındaki usulsüzlük ve 150 milyon lirayı aşkın kamu zararı ile ilgili “nitelikli zimmet” gibi suçlamalarla hazırlanan ve mahkemece kabul edilen iddianame üzerine konuşulacak o kadar çok şey var ki.
İddianamenin kamuoyuna yansımasından sonra sessizliğe bürünen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, kendisiyle ilgili İçişleri Bakanlığı’ndan soruşturma izni talep edildiği bilgisinin basına yansıması üzerine içi hamaset dolu cümlelerle süslenmiş bir basın açıklaması yaparak kendini savunmaya çalıştı.
Hem iddianameyi hem Mansur Yavaş’ın basın açıklamasını irdelemek, bilinçli bir şekilde kafa karışıklığına sevk edilen kamuoyunu somut verilerle bilinçlendirmek gerekiyor. İddianameyi irdelemeyi başka bir yazı konusu olarak saklı tutuyorum. Önce İçişleri Bakanlığı’na yazılan Soruşturma İzni Talep yazısı üzerine Mansur Yavaş tarafından yapılan manipülasyon dolu basın açıklamasını değerlendirmekte yarar var.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği “Soruşturma İzni Talebi” yazısında, Mansur Yavaş hakkında istenen izin konusu açıkça iki başlıkta belirtilmiş:
1️- Görevi kötüye kullanma
2️- Denetim görevini yapmama
Yani talep yalnızca “denetim eksikliği” (ihmal) değil, aynı zamanda “aktif bir görevi kötüye kullanma” fiilini de kapsıyor.
Oysa Mansur Yavaş’ın 11 Ekim 2025 tarihli açıklamasında dikkat çekici bir nokta var:
“...Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bizim hakkımızda denetim görevimi yeterince yapmadığım gerekçesiyle soruşturma izni talep ettiğini öğrendik.”
Yani Yavaş, açıklamasında sadece ikinci kısmı (denetim görevi ihmalini) dile getiriyor, izin talebinde yer alan “Görevi kötüye kullanma” suç başlığını hiç anmıyor.
“Hukuki açıdan ne fark var ki” diye sorabilirsiniz…
Anlatayım ama mensubu olduğum meslek icabı yarı hukukçu olmak durumunda olduğumuzdan bu hukukçulara ahkam kesmek olarak algılanmasın lütfen. Sadece kanunda yazılı açık tanımları yorumlamaktan ibaret benimkisi…
* “Denetim görevini ihmal” suçu, TCK’nın 257. Maddesinin 2. fıkrasında tanımlanmış bir suç. “İhmal suretiyle görevi kötüye kullanma” suçu diye biliniyor.
* “Görevi kötüye kullanma” suçu ise TCK’nın 257. Maddesinin 1. fıkrasında tanımlanıyor. Bu da “kasten yetkiyi kötüye kullanma” fiili olarak biliniyor.
Bu iki suç arasında hem manevi unsur hem de ceza sorumluluk bakımından ciddi fark vardır.
İhmalde “yapmama”, kastta ise “bilerek ve isteyerek yanlış yapma” unsuru aranıyor.
Yani Mansur Yavaş’ın açıklaması, suçun kapsamını daha hafif bir çerçevede sunma kurnazlığından öte bir şey değil.
Mansur Yavaş, yaptığı açıklama ile kamuoyuna “idari ihmal” izlenimi vermeye çalışırken, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan İçişleri Bakanlığı’na gönderilen resmî belgede “görevi kötüye kullanma” başlığı, daha ağır bir fiili içeriyor.
Dolayısıyla, Mansur Yavaş’ın basın açıklaması kamu algısını yumuşatan bir çerçeve çiziyor.
İçişleri Bakanlığı’na intikal eden Soruşturma İzni Belgesi, hem aktif eylem (görevi kötüye kullanma) hem de pasif eylem (denetimi yapmama) ihtimalini birlikte değerlendiriyor.
Demem o ki; Mansur Yavaş, basın açıklamasında “görevi kötüye kullanma” suç başlığını bilinçli bir şekilde anmıyor; yalnızca “denetim görevini yapmama” kısmını öne çıkararak süreci daraltmaya çalışıyor.
Mansur Yavaş’ın, süreci daraltma çabasının kamuoyunu yönlendiren bilinçli bir tercih olduğunu sanırım benim yeniden hatırlatmama gerek yok. Zira Yavaş, görevdeki 2 bin 386 günü böyle algılarla geçirdi, kitleleri böyle konsolide etti.
Oysa son kez izah etmek gerekirse; “denetim görevini yapmamak” ihmaldir;
ama “görevi kötüye kullanmak”, kast, niyet ve yetkinin yanlış kullanımını ifade eder.
Burada temel referansımız olan Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesi, bu iki durumu birbirinden ayırır:
Birinde görevi yapmazsanız, ihmal etmiş olursunuz.
Diğerinde görevi bilerek yanlış yaparsanız, suistimal etmiş olursunuz.
Yani birinde “göz yummak” vardır, ötekinde “göz kırpmak.”
Yavaş’ın açıklamasında sadece ilki var. İkincisi ise sessizce gölgede bırakılmış.
Kamuoyu bu yüzden, “denetim eksikliği” olarak gördüğü bir dosyanın aslında “yetkinin kötüye kullanımı” iddiasını da içerdiğini fark etmiyor.
Mansur Yavaş’ın yaptığı açıklamanın siyaseten güçlü bir metin olsa da hukuken zayıf kaldığı ortada.
Konser vurgunu iddianamesinin hemen her sayfasında tutuklu sanık beyanlarına dayanılarak suça konu fiillerin her aşamasında onayı alındığı itiraf edilen “BAŞKAN” kim sorusuna soruşturma aşamasında cevap aranmaması gerçekten izah edilebilecek bir durum değil.
Soruşturma sürecinde “BAŞKAN”ı kollayan mekanizmadan güç alan Mansur Yavaş, sürece dair yaptığı basın........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon