menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mesut Yılmaz'ın cumhurbaşkanlığı planları nasıl engellendi?

6 1
14.03.2025

Dünya yeniden kurulurken Türkiye kamuoyu maalesef daha 3 yıldan uzun süre olmasına rağmen cumhurbaşkanlığı aday tartışmaları ile meşgul .
Biz de bu meşguliyete dahil olup, Türkiye tarihi boyunca cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi yaşananlar ve cumhurbaşkanlarının nasıl belirlendiğine yönelik bazı hatırlatmalarda bulunalım.

Öncelikle Türkiye’de cumhurbaşkanlığının sistemdeki yeri nedir?
Onu bilmek lazım.
Yoksa söylenecek her şey havada kalır.
Bugüne kadar 12 Cumhurbaşkanı seçilmiş.
22 cumhurbaşkanlığı seçimi yaşanmış.
Bu seçimlerin 3’ü doğrudan vatandaşın oyuyla, 1’i anayasa oylaması şeklinde gerçekleşmiş.
18’i ise Parlamento'da seçilmiş.
18 kez cumhurbaşkanı seçen parlamentoların yapısına bakıldığında, 7’si atanmış vekillerden oluşuyor.
1946’da açık oy, gizli tasnifle oluşmuş.
Geri kalan 10 cumhurbaşkanı, seçilmişlerin oluşturduğu Parlamento'da belirlenmiş.
Şunu da vurgulamak lazım:
1960-1980 arasındaki Parlamento iki kanattan oluşuyordu.
Senato içinde doğal üye sıfatı ile vesayet temsilcilerini görüyoruz.
Bu dönemde vesayete uygun 3 asker cumhurbaşkanı seçilmiştir zaten. Bu sayı Evren ile birlikte 4’e ulaşıyor.
Cumhurbaşkanlarının özelliklerine bakıldığında Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Kenan Evren, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk, Cemal Gürsel asker kökenlidir.
Celal Bayar, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan sivil kökenlidir.
Başka bir açıdan bakıldığında, bugüne kadarki 22 cumhurbaşkanı seçiminin 20’si parlamenter sistem dönemi son iki seçim ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine göredir.
Halk oylaması ve P çoğunluk şartına göre üç cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmıştır.
Bu bilgileri vermemin nedeni, cumhurbaşkanlığı makamının öneminin sistem içinde yerinin daha iyi anlaşılması için hatırlatmadır.

Parlamenter sistem döneminde cumhurbaşkanlığı toplumsal yapıda temsili makam şeklinde bir algıya sahipti.
Halkın ya hiç müdahil olamadığı, ya da seçtiği vekiller üzerinden ancak ilişki kurulabilecek derecede etkisinin olduğu bir sistem.
Bu nedenle "Cumhur’un Başkanı" sıfatını taşısa da cumhur ile hiçbir bağı olmayan konumundaydı.
Fakat işlevi devleti temsil etmesi açısından asıl güçtü.
........

© Samimi Haber