menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

DİYANET'İN HUTBESİ KİMLERİ RAHATSIZ EDİYOR?

9 0
05.05.2025

Geçtiğimiz hafta camilerde irad edilen hutbe ortalığı ayağa kaldırdı!
Ben zina konusunda Diyanet’in bu kadar detaylı bu kadar açık ve bu kadar cesur bir hutbesine ilk kez tanık oldum.
Zina konusunda, helallerin ve haramların açıkça ortaya konulduğu, zinaya götüren yolların da detaylı şekilde halka anlatıldığı bir hutbe oldu.
Diyanet İşleri Başkanlığımızı tebrik ederim.
Her fırsatta İslam’ın hakikatlarını eğmeden bükmeden ortaya koymaları gerekiyor.
Zaten Diyanet’in vazifesi bu.
Din İşleri Yüksek Kurulu gibi önemli bir kurula sahipler, Mushafları İnceleme Kurulu gibi hassas birimleri var.
Yani Diyanet sadece imamlara, müezzinlere Kur’an Kursu öğreticilerine maaş veren bir kurum değil.
Bilgilendirme, irşad, uygulama gibi görevleri var.
Dini bilgiyi çarpıtmadan, eğip bükmeden, birilerinin istediği, beklediği şekle sokmadan aktarmaları gerekiyor.
Bu anlamda Diyanet kimsenin nabzına göre şerbet vermek zorunda değil.
Gel gör ki söz konusu hutbeden sonra, kendisini okumuş, yazmış, aydın gören laik kesimden gazeteciler, STK temsilcileri, kanaat önderleri feryad-u figâna başladılar.
Hutbenin laikliğe aykırı olduğunu söyleyecek kadar ileri gittiler, saçmaladılar.
Orada anlatılanların çağ dışı olduğunu söyleyecek kadar zırvaladılar ki zırva te’vil götürmez!
Aslında bu çıkışları yapanların çoğunun İslam’la İslami değerlerle filan alakaları yok.
Laiklik, Kemalizm, sekülerlik gibi anlayışlar altında İslam düşmanlığı yapıyorlar.
İslam düşmanlığı nasıl yapılır bu ülkede?
İki şekilde yapılır ve buradan iki insan profili çıkar.
Birincisi “benim dedem de hacıydı babaannem de örtülüydü” diye söze başlayıp, yaşı sekseni geçmiş, evinde tesbih çeken yaşlı Müslüman profiline vurgu yapan cümleler kuran, sonrasında iş İslam’ın sokaktaki yüzüne, amele, günlük hayata gelince “bu ülkeye şeriat gelemez biz laikiz laik kalacağız” hezeyanlarını ağzından burnundan kusa kusa haykıran insan profili!
Bu profil İslam’ın kamusal alandaki görünürlüğünden hoşnut değil…
Yani?
Dedeler babaanneler evinde otursun tespih çeksin, isterse namaz kılsın, oruç tutsun ama İslam gençlerden uzak dursun, çarşıdan pazardan, kamudan uzak dursun!

BUNLAR İKİ YÜZLÜ!

Bunlar mürai tipler!
İslam’ın geleneksel formunu belli bir yaşın üstüne hapseden hatta totaliter bir kafayla 30’ların 40’ların jakobenist anlayışıyla hareket eden tipler…
İkinci profil daha görünür ve daha az tehlikeli.
En azından niyetleri açık.
Açıktan İslam düşmanlığı yapıyorlar!
Direkt olarak İslam düşmanıyız demiyorlar ama simgeler, kavram ve değerler üzerinden İslam’a saldırıyorlar.
Şeriat diyorlar mesela?
Şeriat nedir?
En temel ıstılah manasıyla “İslam’ın hukuk sistemi, emirler ve yasaklar manzumesi”
“Bireysel ve toplumsal hayatı düzenleyici din esaslı kurallar”
Arapça’da şeriat “gidilen yol” demek, “şaria” kelimesi cadde anlamına da geliyor…
Ayrıca şeriat kelimesinin “açıkta olan, sarih” anlamları da var.
Istılah manasına dönecek olursak, şeriat kelimesinin ism-i faili nedir?
“Şari” yani hüküm sahibi, hüküm koyan demek…
Peki İslam’da hüküm sahibi kimdir?
Hiç şüphe yok ki Allah (c.c.)…
Şimdi bu şeriat kelimesini diline dolayan, her fırsatta İslam’a saldırmak için şeriat kelimesini kendisine kalkan yapan tipler bunları bilmiyor mu?
Elbette biliyorlar, bal gibi biliyorlar!
Dertleri şu:
Haşa, Ey Allah sen hiçbir şeye karışma, yağmur yağdır, kar yağdır ona da itirazımız yok ama bizim günlük işlerimize, ticaretimize, ibadetimize, siyasetimize, özel hayatımıza........

© Samimi Haber