menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yerli ve millî matsa

8 0
30.04.2025

Bir Pesah Bayramını daha geride bıraktık. Eskiden bazı yıllar gündeme gelen matsa ve matsa unu sorunu 2025’te yeniden hortladı. Yıllardır bu ürünlerin ithal yoluyla temin edilmesine alışmıştık. Galata’daki eski matsa fırını her defasında arıza çıkardığından, 2007 yılından itibaren yurt dışından ithal yoluna başvurulmuş, gelen ürünlerin kalitesi toplum tarafından beğenilince, iyice eskimiş olan fırın yenilenmemiş, bu yolda devam edilmişti. Artık marketlerde çeşit çeşit matsa bulmak mümkündü, çikolatalısını bile! Alan memnun, satan memnun…

Ancak bu yıl aksilikler ardı ardına geldi. İsrail’den ithalat yasaklanınca, ABD’den ithal yoluna gidildi, fakat matsa unlarında eser miktarda GDO (soya geni) bulununca unlar gümrükte bekletilerek matsaların bir kısmı un haline getirildi. Böyle olunca da küçük çapta bir yokluk krizi yaşandı.

Bu süreçte, sanat merkezi yönetmekle Şalom’da yazıp çizmek dışında hiçbir önemli ünvan ve görevi olmayan bendenize bile onca “istek” telefonu geldiyse, toplumumuzun yöneticilerini hiç düşünemiyorum! Her yıl kendi mensuplarına matsa ile matsa ununu dağıtan Aşkenaz Vakfı idarecilerinden aldığım bilgiye göre, önceki yıllarda hiç talep etmeyenler bile bu yıl sıraya girip adlarını yazdırmışlar.

Dolaylı yoldan da olsa, kendimi meselenin içinde bulunca, 2012 yılında yazmış olduğum ‘Hitler Fırında’ başlıklı makaleyi hatırladım. Biraz kısaltarak aktarıyorum:

“Geçtiğimiz 28 Mart Çarşamba akşamı, Galata’daki Hamursuz Fırını’nın üst katında ilginç bir yerleştirme sergisinin açılışı gerçekleşti. Serginin başlığı her ne kadar ‘Bir Mekânın Tüketilme Denemesi’ ise de, benim algıladığım mesaj farklıydı: Bir mekânın yeniden yaşatılma denemesi!

Önce mekânı anlatayım. Burası eski bir hamursuz (matsa) imalathanesi… 1992 yılında David Elhadef’in........

© Şalom