Dingin ama etkin, insan gibi insan
2010 yılının sonlarında, Şalom’un acar muhabirlerinden Ester Yannier, Schneidertempel Sanat Merkezi hakkında benimle kapsamlı bir röportaj gerçekleştirmişti. Söyleşinin bir yerinde, karikatürcü Semih Poroy’un yoğun bir katılımcı topluluğu önünde gerçekleşen sergisinin açılışını gururla anlatırken biraz da sitemde bulunmuştum: “Basından yazarlar, çizerler, duayen tabir ettiğimiz Türk basınının önde gelenleri, ‘Sizin cemaatten kimse gelmez mi buraya?’ diye sorduklarında ‘Çok sergi açıyoruz, her sergiye gelmezler’ dedim. Sürekli Judaik temalı sergiler yapmıyoruz. Alliance İsraelite veya Holokost’u konu alan bir sergi olabilir… Sadece Yahudi sanatçılara değil, tüm sanatçılara açığız. Bunu da herkes biliyor, toplumumuz bireyleri de ilgi duyduğu sergileri kaçırmıyor. Gönül ister ki, cemaatimizden birkaç kişi vazife edinsinler -çünkü sergiler çok ilginç- açılışlarda gelsinler, en azından cemaatimizi temsil etsinler. Ben cemaatimizi değil, burayı temsil ediyorum. Bu sitemimde bir kişiyi tenzih ediyorum, Sadi Feldman.”[1]
Bu söylediklerimde samimiydim. Sadi ‘Abi’ Schneidertempel’de açılan bütün sergilerin bir numaralı müdavimiydi. Açılış saatinden birkaç dakika önce gelir, mekânda sergilenen eserlerin hepsini derinlemesine inceledikten ve sanatçıyı kutladıktan sonra resepsiyona kalmaz, usulca mekanı terk ederdi. Kimi zaman, bir eserin karşısına geçer, kollarını göğsünde kavuşturur, öylece dururdu. Bunu farkettiğimde hemen yanına gider, “Nasıl, güzel mi?” diye kendisini yoklardım. Düşünceli bir şekilde elini çenesine götürür, “Güzel ama acaba doğru mu anladım?” diyerek benden bir onay beklerdi. Soyut........
© Şalom
