menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Alegorik bir distopyanın içinden

18 0
30.07.2025

1984, 1992, 2025… Bu yıllara bir tarih daha eklemeliyim: 8 Haziran 1949, yani George Orwell’in fütürist romanı 1984’ün ilk kez basıldığı tarih. Aslında Orwell bu romanı 1947-48 yılları arasında, verem tedavisi gördüğü İskoçya’da Avrupa’daki Son Adam başlığıyla yazmıştı, fakat yayımcısı 1984 başlığını tercih etmişti.

Kitabın Türkçe olarak yayımlanması için aradan 35 yıl geçmesi gerekecek ve Can Yayınları tarafından tam da 1984 yılında yayımlanacaktı. Benim bu kült romanla tanışmam aynı yıla denk gelir. Öncesinde Orwell’in Hayvan Çiftliği adındaki alegorik kitabını okumuş, etkisi altında kalmıştım. 1984 ise ne yalan söyleyeyim, beklentilerimi karşılamamış, zorlanarak bitirmiştim. Bu karanlık romanın sonunu da sevmemiş, ne demek istediğini tam olarak anlamadığımdan yazarın saçmaladığını düşünmüştüm.

Yıl 1992; Şalom’da karikatürlerimin yayımlanmaya başladığı dönem. Yayın yönetmenimiz Yusuf Altıntaş’la bir sohbetimiz esnasında söz dönüp dolaşmış fütürolojiye dayanmıştı. Altıntaş’ın “Sence 2020 yılında ne olacak?” sorusunu ukalaca, “1984’te yazılanlar olmayacak!” diye cevaplamıştım. Birkaç gün sonra, bir uçak yolculuğum esnasında Yusuf Altıntaş’a bir mektup fakslamış, aklımca Orwell’e nazire yapmıştım. Geçenlerde arşivimi düzenlerken bu mektubu buldum. Pek de doğru çıkmayan o zamanki kehanetlerimi aktarıyorum:

“Yıl 2020. Ekonomik bunalımdan bir türlü sıyrılamayan ve sosyal patlamalarını dizginleyemeyen ABD’de beklenen askerî darbe nihayet gerçekleşti. Yönetime, altı kişilik bir cunta ile el koyan bir zamanların çöl kahramanı General Schwartzkopf, bu eylemi demokratik rejimi korumak ve kurtarmak amacıyla gerçekleştirdiklerini anlatarak, tüm demokratik hakların kısa süreliğine askıya alındığını duyurdu.

Ancak darbeyi onaylamayan Japon Elektronik Sanayi İmparatorluğu (JESİ),........

© Şalom