menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tarık Çelenk’in Bediüzzaman Said Nûrsî Ve Risale-i Nûr Hakkındaki Değerlendirmelerine Akademik Ve Kaynaklara Dayalı Bir Cevap-1

12 0
12.06.2025

CEVABA BAŞLARKEN

Araştırmacı Tarık Çelenk Beyefendi, engin bir tefekkür denizi olan “Risale-i Nûr Külliyâtı” üzerine bir yazı kaleme almıştır. Bu metinde, özellikle “Sözler” ve “Şualar” ekseninde, Bediüzzaman Said Nûrsî Hazretleri ve onun mirası hakkında tespitlerinin yanı sıra, eleştirel bir bakış açısıyla bazı iddialar ve yorumlar da sunmaktadır.

Akademik ve fikrî her çabanın kıymetli olduğuna inanmakla birlikte, söz konusu metinde yer alan bazı bilgilerin ve yorumların, Risale-i Nûr Külliyâtı’nın kendi içeriği, tarihî gerçekler ve eserin genel maksatlarıyla tam olarak örtüşmediği kanaatini taşımaktayız. Bu durum, konuyla yeni tanışan veya derinlemesine vukûfiyeti olmayan okuyucular nezdinde eksik veya yanlış anlaşılmalara sebebiyet verme potansiyeli taşımaktadır.

Bu sebeple, bu cevabî metin, “bir polemik” başlatma veya “şahsî bir tartışmaya” girme niyetinden tamamen uzaktır. Yegâne amacımız, hakikatin hatırını âli tutmak ve iyi niyetli zihinlerde oluşabilecek muhtemel soru işaretlerini gidermektir. Bunu yaparken, bir iddiaya karşı başka bir iddia sunmak yerine, Tarık Çelenk Bey’in yazısındaki somut noktaları, doğrudan Risale-i Nûr’dan ve güvenilir akademik kaynaklardan deliller sunarak, yapıcı bir üslupla ele almayı hedefliyoruz.

Bu mütevâzı çalışma, Risale-i Nûr dairesinin bir ferdi olarak, o muazzam hakikat mirasının doğru anlaşılmasına küçücük bir katkı sunma gayretinden ibarettir. Zira inanıyoruz ki, Risale-i Nûr’un en temel mesajları dahi, metinde ileri sürülen pek çok iddianın tashihine yetecek zenginliktedir.

Bu yolda bize rehberlik edecek olan en temel ilke ise, Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri’nin bizlere miras bıraktığı, Risale-i Nûr’un mesleği, nezihâne ve nazikâne ve kavl-i leyyindir[1] düsturuna olan sadâkatimizdir. Hissiyâtımızı bir kenara bırakarak, meseleleri ilmî bir zeminde ve karşılıklı saygı çerçevesinde müzâkere etmenin, hakikatin ortaya çıkmasına en güzel şekilde hizmet edeceğine inanıyoruz. Bu metin, bir tenkit değil, bir tashih ve tavzih (düzeltme ve açıklama) çabası olarak okunmalıdır.

TARIK ÇELENK’İN BEDİÜZZAMAN SAİD NÛRSÎ VE RİSALE-İ NÛR HAKKINDAKİ DEĞERLENDİRMELERİNE AKADEMİK VE KAYNAKLARA DAYALI BİR CEVAP-1

I. GİRİŞ: MESELEYİ ANLAMAK VE CEVABIN ÇERÇEVESİNİ BELİRLEMEK

A. TARIK ÇELENK’İN MAKALESİNDEKİ TEMEL YAKLAŞIMLAR

Tarık Çelenk, kaleme aldığı makalesinde Bediüzzaman Said Nûrsî ve Risale-i Nûr hakkında kapsamlı bir değerlendirme sunmaktadır. Yazısında Bediüzzaman Hazretleri’ni “üzerinde henüz bir mutabakat sağlanamamış bir Osmanlı aydını” olarak tasvîr etmekte; Nûr Talebesi gruplar arasındaki yorum farklılıklarına ve bazı grupların geçmişte adlî süreçlere muhatap olmasına dikkat çekmektedir. Çelenk, Risale-i Nûr’daki bazı yorum biçimlerine (âhirete yönelik vurgular, cifir ve ebced gibi ilmî yaklaşımlar, metinlerin sadeleştirilmemesi tercihi) eleştirel bir mesâfeyle yaklaşmakta ve Bediüzzaman Hazretleri’nin entelektüel ve siyasî duruşuna dair analizlerde bulunmaktadır. Bununla birlikte, Risale-i Nûr’un manevî tesirini ve Bediüzzaman Hazretleri’nin Meşrûtiyet dönemindeki hürriyetçi tutumunu da teslim ederek, genel hatlarıyla eleştirel bir çerçeve ortaya koymaktadır.

B. BU CEVABIN AMACI VE YÖNTEMİ

Bu cevabî metnin temel amacı, bir polemik oluşturmak veya şahsî bir tartışmaya girmek değil, Tarık Çelenk’in makalesinde yer alan ve tarihî gerçeklerle veya Risale-i Nûr Külliyâtı’nın kendi bütünlüğüyle tam örtüşmediğini düşündüğümüz bazı bilgi, yorum ve analizlere açıklık getirmektir. Niyetimiz, iddiaları “çürütmek” yerine, birincil kaynaklara (Risale-i Nûr Külliyâtı ve Bediüzzaman Hazretleri’nin hayatına dair belgeler) ve muteber akademik çalışmalara dayanarak tashih etmek (düzeltmek) ve okuyucuya daha bütüncül bir bakış açısı sunmaktır. Metodolojimiz, ileri sürülen noktaları tek tek ele alıp, delilleriyle birlikte yapıcı karşı argümanlar sunarak Bediüzzaman Hazretleri’nin düşünce dünyasının daha doğru anlaşılmasına hizmet etmektir.

C. BEDİÜZZAMAN SAİD NÛRSÎ VE RİSALE-İ NÛR’UN TEMSİL ETTİĞİ DEĞER

Çelenk’in, Bediüzzaman Hazretleri’ni “üzerinde henüz bir mutabakat sağlanamamış bir Osmanlı aydını” olarak konumlandırması, konuya akademik bir tartışma zemininde yaklaştığını göstermektedir. Ancak, Bediüzzaman Hazretleri’nin ve eserlerinin tam olarak anlaşılabilmesi için, bu tanımın ötesinde, temsil ettiği manevî ve ilmî derinliği de göz önünde bulundurmak elzemdir. Zira o, milyonlarca okuru için, asrımızın fikrî ve ruhî hastalıklarını büyük bir basiretle teşhis eden ve Kur’ân-ı Kerîm eczanesinden sunduğu manevî reçetelerle kalplere ve akıllara şifâ sunan bir “hekim-i manevî”dir.

Bu bağlamda Risale-i Nûr Külliyâtı, modern felsefenin getirdiği şüphe ve tereddütlere karşı, aklı ikna ve kalbi tatmin eden delillerle sarsılmaz bir iman dersi veren bir hidâyet rehberi olarak kabul görmektedir. Dolayısıyla, değerlendirmeyi yalnızca gruplar arası farklılıklar veya adlî süreçler gibi dışsal konular üzerinden yapmak, Risale-i Nûr’un asıl ruhunu ve milyonlarca insan üzerindeki derin tesirini gözden kaçırma riski taşır.

Bu cevabın amacı, Bediüzzaman Hazretleri’ni bir “tartışma figürü” olarak dar bir çerçeveye hapsetmek yerine, onu bu asrın iman hizmetinde bir rehber-i ekmel ve Kur’ân’ın sönmez bir nuru olarak layık olduğu müstesna konumda görmenin, yapılan analizleri daha sağlıklı bir zemine oturtacağını göstermektir. Bu yaklaşım, sadece gerçekleri düzeltmekle kalmayıp, hakikatin hatırını ve Bediüzzaman Hazretleri’nin şahs-ı manevîsinin hakkını teslim etme gayretidir.

Bir düşünürün hayatını ve fikirlerini incelerken, biyografik ve tarihî ayrıntıların doğru bir şekilde ortaya konması, analizlerin sağlam bir zemine oturması açısından büyük önem taşır. Bu bölümde, Sayın Çelenk’in makalesinde yer alan ve muhtemelen kaynak........

© Risale Haber