Bilineni Derinleştirmek — Hitaptan Usûle, İlhâmdan Delile
İŞARETLERİN İZİNDE - EMİRDAĞ’DAN KELİME KELİME BİR YOLCULUK (01-DEVAM):
(Hazret-i Üstâdımız Bediüzzaman’ın Kur’ân’dan aldığı ders ve ilhâmın, zarâfet ve ferâsetle kurduğu usûlü; güncel ilimle buluşturan bir okuma.)
Seherde açılan bir kapı gibi düşünün: Bildiğimiz hakikatler orada; fakat her seferinde başka bir açıdan ışık aldı.
Bu yazı, “yeni bir şey keşfetmek” iddiasıyla değil, bilineni derinleştirip yaşama yaklaştırmak niyetiyle—ve önceki yazımıza gelen kıymetli okuyucu tesbitlerine cevâben—kaleme alındı. Yazı dizimizin “İşaretlerin Pedagojisi: Kısa Ama Yoğun” başlıklı birinci bölümünde Üstâdımız Bediüzzaman Hazretleri’nin Kur’ân’dan aldığı ders ve ilhâmla, zarâfet ve ferâsetle uyguladığı ilkeleri bugünün kavramsal diline taşıyarak, kalbî sezgiyi ilmî kavrayışla buluşturduk.
Hitâbın kurduğu iklime baktık: “Aziz”in kıymet telkini, “sıddık”ın tutarlılık dersi, “kardeşlerim”in yoldaşlık ünsiyeti… Çağdaş psikoloji ve eğitim literatüründeki karşılıklarıyla gösterdik. Sonunda da küçük, uygulanabilir adımlarla okumanın bir riyâzete, riyâzetin de ferâhlığa dönüşebileceğini denedik: bir niyet cümlesi, iki basit soru, üç satırlık kapanış özeti…
Bu metin, gelen yorumlara hürmeten, aynı hakikate bir adım daha yaklaşma çabamızın kaydıdır.
“YENİ BİR ŞEY KEŞFETMEK” DEĞİL; BİLİNENİN UFKUNU GENİŞLETMEK
İlk yazımız, bazı okurlarda şu duyguyu uyandırmış olabilir: “Üstâd’ın Lâhika mektuplarındaki ‘Aziz, Sıddık Kardeşlerim’ hitâbının hem bir taltif hem de ‘öyle olunuz’ çağrısı içerdiği zaten biliniyordu. Hattâ Nûr Külliyâtı’nda ‘fenâ bir adama iyisin iyisin desen…’[1] gibi meşhûr ölçü de var.” Doğru. Bizim murâdımız; “bakın hiç söylenmemiş bir şeyi bulduk” demek değil—zaten metinde açıkça ifade ettik: murâdımız haklı görünmek değil; huzurla hakka yakın durmak.
Peki öyleyse birinci bölümdeki yazının değeri nerede? Üç yerde:
1) Husûsî olanı umûmîleştirmek.
Talebe–müellif bağlamında “hepimizin bildiği” bir inceliği, gündelik okuma ve yaşama pratiklerimizin genel metoduna tercüme ediyoruz. Yani, Lâhika’da işleyen o zarîf “hitâp → kimlik → istikâmet” zincirini bir okuma usûlüne dönüştürüyoruz. Bu, metnin mânâsını kapalı bir “iç kavrayış” olmaktan çıkarıp herkes için işletilebilir bir disipline çevirir.
2) Kavrayışı disipline etmek (operasyonelleştirme).
“Aziz/Sıddık” gibi kavramların çağrıştırdığı mânâyı; niyet cümlesi, iki kenar notu, üç satırlık kapanış gibi küçük ama sürdürülebilir adımlara bağlıyoruz. Böylece kıymet duygusu vakit disiplinine, sıdk iddiası ise tutarlılığa dönüşüyor. Bu, bilinenin davranışa tercümesidir.
3) Çağdaş bilimle köprü kurmak (üslûp tercümesi).
Bu yazıda, Bediüzzaman Hazretleri’nin Kur’ân’dan aldığı ders ve ilhâmla, zarâfet ve ferâsetle uyguladığı ilkeleri, güncel psikoloji ve eğitim biliminin bulgu ve kavramlarıyla destekleyerek ele alıyoruz: kimlik-temelli motivasyon (identity-based motivation), öz-belirleme teorisi (self-determination theory), normatif çerçeveleme (injunctive norm), ön-düzenleyici (advance organizer) gibi başlıklar........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d