Allah’ın Yakınlığı
ALLAH BİZE YAKIN MI?
Sahabinin biri Allah Resulüne şöyle sorar: “Ya Rasulallah, Rabbimiz bize yakın mı? Şayet yakınsa gizliden yalvaralım. Yoksa uzak mı? Şayet uzaksa yüksek sesle dua edelim.”[1]
Cenab-ı Hak, cevaben şu âyeti indirir:
“(Ey Peygamber!) Kullarım sana benden sorduklarında, muhakkak ben çok yakınım. Dua edenin duasına cevap veririm. Artık onlar da bana icabet etsinler, bana inansınlar. Ta ki, maksatlarına nail olsunlar.”[2]
Bu âyetle ilgili bazı ince manalara dikkat çekmek istiyoruz:
-Âyet duada kul ile Allah arasında bir aracı olmadığına işaret eder. Şöyle ki: Peygamberimize zaman zaman sualler sorulmuş ve bunlarla ilgili âyetler indiğinde “De ki…” denilip cevapları bildirilmiştir.[3] Burada ise Cenab-ı Hak Resulünü vasıta yapmadan “De ki” demeyip doğrudan doğruya “ben çok yakınım” demiştir.
-Yakın olan Allah’tır, yoksa kullar değil. Bu, güneş ile insanların durumu misaliyle ele alınabilir. Güneş bize çok yakındır, ısısıyla ışığıyla bizde tasarrufta bulunur. Biz ise, ondan çok uzağız.
-Allah’ın yakınlığı zâtı itibarıyla olmayıp, ilim ve kudret gibi sıfatları yönündendir. Mesela şu âyete bakalım:
“Allah’ın rahmeti muhsinlere (iş ve amelini güzel yapanlara) çok yakındır.”[4]
O’nun kudret eli her şeye ulaşır. O’nun rahmet eli her muhtaca yetişir. O, dua edenlerin hallerini görür, seslerini işitir, kalblerinin en derinlerinden geçen şeyleri bilir. Gördüğü, işittiği, bildiği için onların isteklerini nazara alır, dua dilekçelerine cevap verir.
Bediüzzaman Allah’ın yakınlığını eserlerinde serpiştirilmiş bir şekilde muhtelif cihetlerden ele alır. Bunlardan en dikkat çekenlerden biri ise Lemaât eserindeki şu kısımdır:
Mahbûb-u hakiki en akreb hem en eb’addir
Ey esbab-perest arkadaş! Rahmet ü ilm ü kudret,
Denizinde daima müsebbihane yüzen kâinat timsalini,
Görmek eğer istersen benimle beraber gel, hayâli bir........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Rachel Marsden