Sad B. Muaz (r.a) ve kabir
Medineli Müslümanlardan olan Sa’d b. Mua’z ashabı kiramın meşhurlarındandır. İsmi, Sa’d b. Muaz b. Nu’man el-Ensârîdir. Evs kabilesindendir. Annesi Kebşe bt. Râfi’dir. Künyesi Ebû Amr, lâkabı Seyyid-ül-Evs’dir. Yaklaşık olarak (M. 590) senesinde Yesrib’te (Medine’de) doğdu. Hicretin 5. Yılında (M. 627) Hendek Savaşında kolundan yaralandı ve 37 yaşında şehit oldu. Müslüman olmadan önce, Medine’de bulunan Evs kabilesinden Eşhel oğullarının reisi idi. Evs kabilesi içinde Abd-ül-Eşheloğulları, çok zengin ve itibarlı olup, Sa’d b. Muaz’ın sözlerini derhal kabul ederler ve ona tâbi olurlardı. Bu bakımdan kabile içerisinde en ileri gelen bir kimse olarak kabul edilirdi.
Mekke’deki Dostu
Sa’d b. Muaz’ın Mekke’de çok samimi bir dostu vardı: Ebû Leheb… Her yıl kendisi hediyelerle Mekke’ye gider, onu ziyaret ederdi. Ebû Leheb de yine hediyelerle Yesrib’e gelir onu ziyaret ederdi. Henüz Müslüman olmadan önce bir gün Mekke’ye, dostu Ebû Leheb’in evine gitti. Yemekten sonra, “Dostum, Mekke’de Muhammed adında biri peygamberliğini ilan etmiş, doğru mu?” dedi. Ebû Leheb, “Evet doğru” dedi. Sa’d, “Peki, onunla samimiyetin var mı?” dedi. Ebû Leheb, “Maalesef o sihirbaz benim yeğenimdir ve onunla düşmanız” dedi. Bunun üzerine Sa’d şöyle dedi:
“Bak dostum, eğer o zat senin yeğenin ise, dinine girmesen de ona düşman olmaman gerekir. Çünkü ulu orta herkes peygamberliğini ilan edemez. Bu adamda bir yetenek yoksa böyle bir şeye cesaret edemez. Diyelim ki yalancı bir peygamberdir, o zaman kendi yalanıyla kalır ve insanlara maskara olur. Ama eğer gerçekten peygamber ise onun ulaşacağı büyük şereften sen de nasibini alırsın. Bu yüzden ona düşman olmak aklın icabı değildir.”
Sa’d b. Muaz’ın bu sözleri Ebû Leheb’in kafasına yattı. O sırada Mekke’de Müslümanlara boykot uygulanmış ve herkes gıda sıkıntısı çekiyordu. Ebû Leheb hurma ve diğer değerli gıdalardan oluşan bir çuvalı alıp Hz. Peygamber’in (asm) kapısını çaldı. Hz. Peygamber onu kapıda görünce şaşırdı ve, “Buyurun amca, bir arzun mu vardı?” dedi. Ebû Leheb, “Bak yeğenim, ben senin dinine girmeyeceğim ama bundan böyle senin düşmanın değilim. Kim sana düşman ise o benim de düşmanımdır. Ayrıca ne arzun varsa amcana bildir” dedi ve geri döndü. Onu gören Ebû Cehil ve avenesi, “Muhammed’in yanında ne işin vardı ey Ebû Leheb, yoksa sen de mi onun dinine girdin?” dediler. Ebû Leheb, “Hayır, ama size söylüyorum. Bundan sonra yeğenime düşmanlık yapan bana da düşmanlık yapmış sayılır” dedi.
Ebû Cehil onun Müslüman olmasından korktuğu için daha fazla ısrarcı olmadı ve sustu. Fakat bir planı vardı. Hemen yanına gitti ve, “Bak dostum, Muhammed’e git, acaba baban Abdulmuttalib şimdi cennette mi cehennemde mi, diye sor” dedi. O da gitti ve, “Yeğenim babam şimdi nerede, cennette mi yoksa cehennemde mi?” dedi. Resûl-i Ekrem (sav), “Dedem Abdulmuttalib putlara tapıyor muydu?” dedi. Ebû Leheb, “Evet, tapıyordu” dedi. Hz. Peygamber, “O zaman cehennemdedir. Eğer bana farklı bir haber getirilirse sana söylerim” dedi. Ebû Leheb bunun üzerine çok öfkelendi ve Ebû Cehillerin yanına giderek eski düşmanlığına geri döndü. Ebû Leheb zaten Müslüman olamazdı, çünkü kendisinin ve eşinin cehennemlik oldukları Tebbet Suresiyle........
© Risale Haber
