menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ehl-i Tahkik ve Ehl-i Tetkik arasındaki fark

9 0
24.06.2025

Abdülkadir Badıllı ağabeyin Mufassal tarihçesinde şöyle bir hatıra nakledilir;

‘Mustafa Sungur ağabey anlatıyor; ‘Üstadımız bir gün buyurmuşlardı ki; ‘Eskide çok ehl-i tefekkür ve ehl-i hikmet büyük zatlar tefekkür mesleğinde hakikata ulaşmışlar, fakat tetkik mesleğinde ğaliben az süluk edebilmişler.’ Bu münasebetle Marifetname sahibi İbrahim Hakkı Hazretlerinin ismi geçmişti. Buyurdular ki; ‘İbrahim Hakkı muhakkikindendir, fakat müdakkikinden değildir.’

Sonra buyurmuşlardı ki; ‘Ben hikmetteki tetkik mesleğinde eşyadaki dekaik-i san’at üzerine bina edilen tefekkür mesleğinde süluke muvaffak oldum.’

Mustafa Sungur ağabeyin ikinci hatırası; ‘Üstadımız bazen yemin ederek diyordu ki; Vallahi ben bir ağaç gibi masnuat-ı ilahiyyeye baktıkça, ruh ve kalbimin hisse-i zevk ve feyizlerinden başka, nefsim itibarıyla da, yirmi sinemadan ziyade zevk alıyorum.’[1]

Burada nakledilen hatırada geçen tetkik/تدقيق ve tahkik/تحقيق kelimelerinin/ıstılahlarının lügavi manalarından hareket ederek kasdedilen manayı anlayamıyoruz. Onun için tahkik ve tedkik kelimelerinin ıstılahi manalarına bakma zorunluluğu hasıl olmaktadır.

Et-Tehanevi, tedkik ıstılahının manasını izah sadedinde şu bilgileri bizlere aktarmaktadır:

Tahkik, herhangi bir meseleyi bir delille ispat etmeyi ifade ederken, tedkik ise bir delili delille ispatı ifade eder. Onun için müdakkikin mertebesi, muhakkikin mertebesinden daha üstündür. Mutasavvıfların ıstılahında ise müdakkik, meselelerin kendi hakikatlarıyla kendisine zahir olan/görünen kamil kişidir. Bu mertebe, kişinin meseleleri anlamak için artık hüccet ve bürhan ile delillendirme mertebesini aştığı, keşf-i ilahi mertebesine ulaşıp meseleleri delillendirme yardımı olmadan görebilen kişilerin mertebesidir.’[2]

Bediüzzaman hazretleri de Kastamonu lahikasında........

© Risale Haber