Hürmetin kırılmasına müsaade etmeyen gayur alimler!
Son devir meşâyıhından merhum Mûsâ Topbaş Efendi’nin evinde bir sohbet icra edilmektedir. Bu mecliste alimlerin Kur'an-ı Kerim karşısındaki saygılı tutumlarına tanık oluyoruz. Sohbete Kur’ân-ı Kerîm tilavetiyle başlanması istenir. Abdurrahman Gürses Hoca, tilâvet için istiâze ve besmeleyi yeni okumuştur ki, tam o esnada orada bulunanlardan birisi, Hoca’nın yanına gelir ve kulağına eğilerek: “Hocam, biraz kısa okusanız. Zira sizden sonra Üstad Necip Fazıl’ın bir konuşması olacak” der. Bunun üzerine Abdurrahman Hoca hemen “Sadakallâhü’l azîm” diyerek tilaveti keser. “Hayrola hocam, hiçbir şey okumadınız!” diyerek hayretini ifade edenlere de Hocaefendi büyük bir vakarla şu karşılığı verir: “Kul kelâmının Allah kelâmına tercih edildiği bir ortamda, ben Kur’ân-ı Kerîm okumam! Bu istek edebe aykırıdır. Kur'an-ı Kerim'in hatırı Necip Fazıl'ın hatırından geri ve az olamaz. Teratip ve manevi hiyerarşiye aykırıdır."
Tam da böyle bir hadise Mısır'da yaşanır. Dönem Kral Faruk dönemidir. Taziye çadırlarından bir çadırın içidir. Kral Faruk da taziyeye gelmiştir. Kur'an tilavetini kari/kurra Şeyh Mansur Bidar yapmaktadır. Hakkında az bilinen hususlardan birisi 14 yılını Sultan İkinci Abdulhamid’in huzurunda İstanbul’da geçirmiş olmasıdır. Sultanın Karii olarak bilinmektedir. Sultan Abdulhamid'in azli üzerine 1909 yılında ülkesi Mısır'a geri dönmüştür. 1967 yılında........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein