menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türklük, Seyyidlik ve Manevi Kimlik Üzerine

15 0
11.04.2025

Risale-i Nur Külliyatı’yla tanışalı çeyrek asır oldu elhamdülillah. Bu zaman diliminde gençliğimiz Risalelerin talimi ve terbiyesiyle renk aldı. Bir çok ağabeyi görmek ve derslerini dinlemek ve okumalara katılmak nasip oldu. Tahdis-i nimet olarak bunları yazıyorum.

Mektûbat’ta Üstadım Bediüzzaman Said Nursi’nin “Nerede Türk taifesi varsa Müslümandır. Müslümanlıktan çıkan veya Müslüman olmayan Türkler, Türklükten dahi çıkmışlardır (Macarlar gibi)”[1] sözü, geçmektedir. Okurken bazen nasıl çıkar insan etnik kimliğinden diye düşündüğüm olmuştur.

Üstadın Türk kimliği ile İslam arasındaki ilişkiyi sorgulatan derin bir ifadesidir bu aslında. Türklüğü yalnızca etnik bir aidiyetle sınırlamıyor; İslam’ı, Türk milletinin tarihsel ve manevi kimliğinin ayrılmaz bir parçası olarak görüyor.

Peki, İslam’dan çıkmak nasıl Türklükten çıkmaya sebep olabilir?

Bu sorudan yola çıkarak, Bediüzzaman’ın anlayışını hem Türklük hem de Seyyidlik bağlamında ele aldığım bir düşünce yolculuğuna çıktım.

Türklük: Soy ve Anlayışın Buluşmasıdır.

Türklük, etnik soy ile başlar ama İslam ile tamamlanır. Türkler, tarih boyunca İslam’ı sadece bir din olarak benimsemekle kalmamış, aynı zamanda onun bayraktarlığını yaparak kültürlerini ve kimliklerini bu dinle yoğurmuşlardır. Başka dinlere giren Türk toplulukları elbette oldu. Ama asimile olup tarih sahnesinden silinip gittiklerini görüyoruz.

İslamiyet'e giren Türkler Karahanlı’dan, Selçuklu’dan, Osmanlı’ya uzanan bu serüven, Türklüğü İslam ile özdeşleştiren bir anlayış doğurmuş. Bu sebeple “Müslümanlıktan çıkan Türkler, Türklükten dahi çıkmışlardır” derken, Bediüzzaman, İslam’ı terk etmenin Türk kimliğinin manevi özünü kaybetmek anlamına geldiğini vurguluyor. Macar örneği ise bu fikri pekiştiriyor: Soy olarak Türklerle akraba........

© Risale Haber