Eğitimde Risale-i Nur Modeli Iska Geçilmemeli
Yeni bir eğitim ve öğretim zilleri bugün çaldı. Bu zille yeni körpe dimağlar eğitim ve öğretim sahnesine adım attı. Körpe dimağlara doğru ve sağlıklı bilgilerin verilmesi hiç şüphesiz ki özelde onu, genelde toplumu alakadar eden çok mühim bir husustur.
Bugün dünyada eğitim tartışmaları bitmiyor. Ezberci sistemler eleştiriliyor, katı öğretmen merkezli modellerin insanı körelttiği söyleniyor. Oysa bundan bir asır önce Bediüzzaman Said Nursî, bu sorunlara adeta bugünü gören bir basiretle cevap vermişti. Risale-i Nur’un sunduğu eğitim anlayışı, hâlâ taze bir model olarak önümüzde duruyor.
Bu modelin merkezinde “talebe” vardır. Talebe, sadece dinleyen değil; soran, araştıran, paylaşan ve meşveretle karar veren, talep edendir. Ferdî mütalaa ile başlayan dersler, grup müzakereleriyle olgunlaşıyor, ardından şûrâ ortamında kolektif akla dönüşüyor. Bu üçlü süreç, kişiden topluma, toplumdan ortak akla yükselen bir merdivendir. Merdivenin basamakları eksik kalırsa ya maksada ulaşılamaz veya çok müşkiller hasıl olur.
Eğitim ve öğretim sistemleri maalesef eğitimden uzak ve öğretim merkezi üzerine yoğunlaştığı için körpe dimağlara adeta bir yarış atı rolü, misyonu yükleniyor. Bu sürecin dozu artarak ilerde narsist, hedonist, bencil, sadist bir kimliğe bürünme süreci de başlamış oluyor.
“Tevhid, nübüvvet, haşir, adâlet ile ibadet”[1] kavramlarıyla yani tevhid hakikatleri de öğretim sistemi içinde yer edinip sadece öğretime dönmüş olan eğitim ve öğretim sistemi tekrar asliyetine dönmesi gerekmektedir. Çünkü bu........
© Risale Haber
