menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Üstadın Lâtifesi, Hangi Gerçeğe İşaret Ediyor?

12 1
18.09.2025

Bugünlerde Eski Said Eserlerini okuyorum. Yeni Asya baskılı nüshada, küçük kitaplar hâlinde neşredilenlerde olmayan bölümler de var. Bunlardan biri de Divan-ı Harbi Örfî'de "Cinayetlerden" sonra geçen bir lâtife. Üstad, ciddi meselelerin arasına bir de "İstitrad olarak bir lâtife söyleyeceğim." diyerek ona göre belki lâtife, fakat bu fakire göre çok önemli hakikatleri ifade etmiş. Lâtifelerde zaten böyle hakikat daneleri saklıdır her zaman.

Öncelikle "Cinayet" diye isimlendirerek, aslında tarihî 31 Mart Hadisesindeki müspet hizmetlerini anlattığı savunması, her zaman geçerliliğini ve yetkinliğini muhafaza eden şaheser bir mahiyette. Hukukçu arkadaşların çok önemli dersler alabileceği bu savunmayı, neredeyse her satırın altını çizerek okumaya çalışırız.

Bir mecliste "Bizim düşmanımız kimdir ya da nelerdir?" diye sormuştum. Herkes bir millet veya devlet ismi vermişti. Gerçekten gerek millet olarak gerek mensubu olduğumuz dinimiz dolayısıyla, bizim düşmanımız kimlerdir, nelerdir? Üstad düşman olarak ne milleti ne de devleti sayıyor. "Bizim düşmanımız cehalet, zaruret ve ihtilaftır." diyor. Düşmanlara bakar mısınız? Ne bir şahıs ne devlet ne de bir kavim. Sadece cehaletimiz, zaruretimiz (fakirliğimiz) bir de ihtilafımız. Düşman olarak bunlar yetmez mi zaten? Hele hele İslâm âleminin mevcut durumuna baktığımızda, bu üç düşmana başka düşmanı eklemeye gerek var mı, diye düşünmeden edemiyoruz.

Gazze özelinde Orta Doğu, her şeyin resmini zaten apaçık göstermeye yetti ve yetiyor. Türkiye'de dahil, âlem-i İslam'ın bu ciğersûz hadisedeki yetersiz ve işlevsiz tepkisizliği hatta tepkide Avrupa'nın gerisinde düşmesi ne ile izah edilebilir ki? Malûm zalim devlet ve zulmüne yardım ve seyirci olarak destek veren şürekasına güç veren de âlem-i İslâm'ın dağınık, ittifak uzağındaki hâli değil midir? Peki, âlem-i İslâm'ı dağınık yapan da Müslümanların kendilerini birbirine bağlayan manevî ve nurani zincirlerden habersizliği, yani cehaletinden başka ne ile izah edilebilir?

Üstad, Hutbe-i Şamiyede "Muhabbet, sevmek İslamiyetin mizacıdır, rabıtasıdır." buyuruyor. Muhabbet ve uhuvvetin temini de ilimle, fikirle, meşveretle........

© Risale Haber