Tufan'a Kıyan Hususlar
Zihnim dağınık olduğu zamanlarda, biraz değişik fikirler dinlemeyi veya yazılar okumayı severim. Acaba biz mi bir şey anlamıyoruz ve savunduğumuz iman hakikatlerine gerçekten bodoslama mı dalmışız; yoksa imanın muhalifinde ne gibi bir lezzet veya bir hakikat mı var ki bazıları ölümüne savunuyor, diye içimden geçiririm.
Bir de geçenlerde bir arkadaşa ait "Ey nurcular! Biraz hakikatle yüzleşin, olaylara objektif bakın. Hayal dünyasından sıyrılın." mealinde bir paylaşım okumuştum. Üstüme aldım biraz, kendimden şüphe ettim. Hangi gerçeklere kapalı ve nasıl bir hayale dalmışız da haberimiz yokmuş, diye kendimi kontrol etmeye başladım. Sonra arkadaşın hayal dediği şeyin "uhrevî hayatı öncelemek ve dünyayı ahirete bir basamak ve vesile kılmak, her şeyi ahiret nokta-i nazarıyla bakmak hasleti" olduğunu anladım. Ne garip şey değil mi? Bizim ulvi haslet diye bildiğimiz güzel vasfımızı, adam hayal olarak anlıyormuş. Ulvi hasleti arkadaş, seyyie olarak görüyormuş meğer.
Dedim ki "Arkadaş, ölümü öldürebilir misin?" Yok, dedi. O zaman daha hangi hayalden söz ediyorsun? Bir hayal varsa, o da bu dünya hayatının kendisidir. Yani "Biz aldandık! Bu hayat- dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik." Haberin yok. "Evet şu güzerân-ı hayat bir uykudur, bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüya gibi uçar, gider." hakikatini dile getiriyoruz. Buna bir itirazın var mı senin?
Ölüme bir çare bulamadıktan sonra, senin hiçbir iddian temellendirilemez ki. Hayatın anlamsızlaşır, lezzetin kaçar. Sadece lezzet aldığını zannedersin o kadar. Esassız fikirler, olmadık yorumlar ve bazı lehviyat vasıtaları ile aklını bir müddetliğine bastırıp akıbetini düşünmemeyi, gerçeklerle yüzleşmeyi ertelemeyi başarabilirsin belki. Ama kendini deve kuşu olmaktan da kurtaramazsın. Dünya uykusundan uyanıp kendi gerçeğinle yüzleşmedikten sonra, başlıkta ismini verdiğim Tufan Kıymaz gibi kıvranıp durursun.
Bu arkadaş, ismini şu anda hatırlayamadığım biriyle, kendi kanallarında program yapıyorlar. Kendileri gibi düşünmeyenleri de misafir ettiklerine şahit oldum. Birinde, bu fakire göre, çok değerli ve kendini çok iyi yetiştirmiş Fikret Çetin kardeşimizi misafir etmişlerdi. Peki şu mesele, o mesele diye sordukları her suale cevaplar verdi ve onları susturdu Fikret Çetin.
Sonra konuyu, tamamen yıkılma noktasına gelen aileyi kurtarmak........
© Risale Haber
