Hangi Mu'cizenin Farkında Değiliz
Çok değerli bir dostumuzun yakını kaza geçirmişti. Telefonda, durumunu sormuştum. "Hocam hastamızın yaşaması, Allah'a kaldı" diye cevap vermişti. Kardeşimize "Bizim yaşamamız kime kaldı o zaman?" diye sormuştum.
Elbette bu tip cümleleri, ağız alışkanlığından kullanıyoruz biraz da. Üstadın "ehl-i iman da bilmeyerek kullanıyor" ikazıyla dehşetli kelimelerden saydığı cinsten kelimeler bunlar. O zaman, doğrudan Allah'ın yaratması, ilham ve ihsanı ile olan veya olacak işlerin tahakkukunu, zahiren Allah'a nispet etmeden ifade etmemizi, en azından tevhid ekseni niyetimizle düzeltmemiz gerekiyor. Ki bu husus, Hazret-i Peygambere (Aleyhisselam) vahiy kesilmesini bile netice vermişti. Buna da yine 20. Mektup'ta üstad, "Meşiet-i İlâhî ile vücuda gelen işlerde, inşallah inşallah yerine bilerek tabiî tabiî demek ne kadar hatâ" cümlesi ile işaret ediyor.
İşin garip bir cilvesine bak ki şimdilerde inşallah ile başlayan va'atlerimizde bazen, karşı taraftan va'din kesinliği için daha başka kelimelerle ifade edilmesi isteniyor. Belki de inşallahın manası bilinmiyor. Kalkmamızdan, yürümemize; nefes almamızdan, parmağımızı kıpırdatmaya; bakışlarımızdan, dinlememize kadar hareketli veya sâkin her fiilimizin aslında birer mu'cize mahluk ve Allah'ın yardımı ve izniyle olduğunun çok da farkında değiliz.
Ne kadar doğrudur bilmiyorum ama A. Einstein'e izafe edilen "Hayat, iki şekilde yaşanır: Ya hiç mucize yokmuş gibi ya da her şey mucize gibi" cümleleri tam da buraya bakıyor. Hastayken iyileşmemiz bir şifa ihsanı ve yaratmayla olduğu gibi; her saniye hasta olmamamız da yine her an bir şifa ihsanı ile olduğunun farkında mıyız? Yani sıhhatimizin devamı, her an bize ihsan edilen şifa ile mümkün. Her şifa da bir mu'cize değil midir?
Daha doğrusu, inşallahın hakikatine çok vakıf olmadığımız gibi, mu'cizenin ne olduğunu da bazen unutuyoruz. Gafleti dağıtan tefekkürümüz, gündelik hayatın içinde kayboluyor. Çok büyük bir gayretle ancak başımızı kaldırıp bakışlarımıza hikmet gözlüğünü takabiliyoruz. Çok okumamız, okuduklarımızda derinleşmemiz gerekiyor ki tefekkürümüzü unutmayalım. Sadece bakıp geçme basitliğinden kurtulalım. Her şeyden bir dest-i marifet almak, sadece bir sanat galerisi olan başta........
© Risale Haber
