menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bakkalın Sorusu

10 22
23.06.2025

Zamanında hem vakıfâne kalırken hem de sonrasında, Trabzon Yenicuma Mahallesi'nde epeyce oturmuştuk. Yolumuzun üzerinde bakkallık yapan Galip kardeşimizle de epeyce samimiydik. Zaman zaman bakkala uğrar, çeşitli konularda sohbetler ederdik. Bu sayede Nurları da tanımış ve cemaatten de haberdâr olmuştu. Bir uğrayışımızda biraz telaşlı görünce sebebini sordum. Bizim de tanıdığımız ve selamlaştığımız genç bir doktor arkadaş, ona zaman zaman uğruyormuş. Son uğrayışında da mealinin içinde "Allah'ın âyetiyle hükmetmeyenler, kâfirlerin tâ kendileridir." kısmının da geçtiği, Maide suresinin 44. âyetini anlatarak, siyasî tercihinden dolayı kâfir olduğunu ve bundan kurtulmak için de kendisi gibi düşünmesi gerektiğini anlatmış. Galip kardeşimiz de buna bir cevap verememiş ve hem üzülmüş hem de epeyce telaşlanmış bu durum karşısında.

Bir uğrayışımızda durumu bize de anlatınca, Galip'e Maide Suresinin sadece 44. âyetinin olmadığını, Allah'ın âyetiyle hükmetmeyenler için 45.ve 47. âyetlerinde de hükümler olduğunu anlattık. Mesela Allah'ın âyetiyle hükmetmeyenler için yine Maide Suresinin 45. âyetinde "zalimlerin tâ kendileridir." yine 47. âyetinde de "fasıkların tâ kendileridir." hükmü var. "Sen, doktor arkadaş bir daha geldiğinde, buna anlat ve bu sefer, kendisinin hangisine muhatap olabileceğini sor bakalım" diye tembihledik. Aynen öyle yaptı. Doktora bunları anlatınca, doktor arkadaş bakkala bir daha uğramadı. Sonrasında da doktor arkadaşı bizzat gördüm ve bu durumu anlattım. Biraz mahçup oldu ve eksiğini anladı.

Bir önceki "Münâzarat'ın Münâzarası" yazımızda da anlatmıştık. Rize'deki okuma programında, Münâzarat mütalaasında........

© Risale Haber