menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İlim, Nefs ve Ene-3 (Nefs mertebeleri izahı)

8 0
11.06.2025

Sual: Hadiste geçtiği bir kediyi öldürmek, gazaba ve azaba yol açıyor. Köpeği ihya etmek ise, erdiriyor. Nefs-i emareye sembol oluşu açısından ölüm mü hayırlıdır, yaşaması mı?

El-Cevap: Kur’an’ın hikmet dünyasına göre duruma göre değişir. Bazen ölümü hayırlıdır. Yani nefsin hiçbir arzusunu -meşru veya gayr-ı meşru- yerine getirmemek, ne istiyorsa tam tersini yapmak, dünyayı ona bir cehennem ve azap yapmak bazen daha hayırlıdır. Evet nefs-i emmare köpeği kudurmuşsa, yanına hiçbir kimseyi yaklaştırmıyorsa, devamlı surette etrafını dişleyip içindeki kuduz mikroplarını, karanlık fikir ve his tohumlarını çevresine yayıyorsa, ölmesi yaşamasından daha hayırlıdır. Hz. Musa (AS) böyle berbat bir ruh hali içine düşmüş İsrailoğulları halkına seslenir: “Fetûbu ilallâhi bâriikum fektulû enfüseküm zâliküm hayrun leküm ınde bâriiküm”[1] (Siz buzağıyı ilah edinmekle kendinize zulmettiniz. Hemen tövbe edin. Nefislerinizi öldürün. Bu yapacağınız öldürme Bâriiniz olan Allah'ın yanında, beka ve sonsuzluk âleminde sizin için daha hayırlıdır.) İsrailoğulları bu zararlı halleri, tehlikeli nefs-i emmareleri ile başka insanlara zarar vermesinler diye Bâri-i Zü’l-Celal onları 40 yıl Tih sahrasında 2 çeşit zıt yiyecekle acı bir riyâzete tabi tuttu, onların nefislerini çölün sıcağında açlık ve susuzlukla katletti.

Eğer nefisler böyle kuduzlaşmamış, dünyanın çamuru ile kirlenmemiş, bulanık suyunu içip hastalanmamış ise o vakit onun yaşatılması, Kur’an’da hikmetle sıralanan 7 kademeyi adım adım yaşaması kişi açısından daha hayırlıdır. Bu yönün olabileceğini ve nasıl olacağını anlatan bir rüyayı Burak bir isminde bir arkadaşımız ve sohbet kardeşimiz görmüştü. Şöyle ki: “Görüyor ki rüyasında bir köpek ona saldırıyor. O da köpekle boğuşmaya başlıyor. Eline aldığı bir şeyle de köpeğin kafasına vurmaya başlıyor. O vurdukça köpek bir insan suretine bürünüyor.” Rüyanın bildirdiği üzere Burak kardeşimiz de öfkeli, dışa dönük bir karakterli! Hem rüyanın bildirdiği üzere onun nefsinin öfkesiyle mücadelesi onun kafasına, “kendini kınama ve tenkid etme” ile balyoz gibi vurması onun nefsini aklı başında bir insan haline getiriyor. Köpek ve özellikle öfkeli bir köpek laftan anlamaz iken, insan laftan anlar, söz ile kendine çekidüzen verir. Kur’anın bildirdiği 7 mertebe aynı bu rüyanın bildirdiği üzere bir tezkiye ve terbiye yolu ve yolculuğudur. Hayvani fıtrattaki nefs-i emmarenin, insaniyet ve ünsiyet kesbetmesidir.

Nefs, emmare halinde iken öfkesiyle herkesi ısıran, saldırgan bir köpek; korkusuyla herkesten kaçan, ürkek bir kedi konumundadır. Köpek gibiyse, kafasına tenkit tokmağını vurmakla; kedi gibiyse iştahlandığı şeyleri verip korkusundan ötürü onu eleştirmekle o insanlaştırılabilir. Bu aşama, levvame aşamasıdır. Saldırgan bir öfke eğer ifratsa, her şeyden kaçırtan bir korku da tefrittir. Vasat ise, hayırlı olandır; ne mahrum eder, ne zulmettirir.

Levm denilen “manevi tokmak” la kendini eleştirme aşaması ile akıl ve şuur sahibi, sağlıklı bir his sahibi hale gelen nefs, insanca bir terbiye ve tezkiye dairesine girer. Yani ilham alır... İlham, kişiye hakikati bildiren İlâhî bir mesaj ve sinyaldir ki kalb telefonuyla duyulur, vicdan aynasıyla okunur. Böyle bir nefis hak ve batıl, hakikat ve dalalet, hayır ve şer tam nedir bilmediği, içyapısında bunlar ayrışmadığı, hem dünya bir imtihan dünyası olduğu için iki çeşit ilhamla muhatap olur:

a) İblis ilhamı.

b) Cibril ilhamı... Kuran bu iki ilhamın neticesinde olanlarla içyapılarını açıyor. “Feelhameha fücûreha ve takvâha[2] (Nefsi düzenleyen Allah, İblis ve Cibril’in dilleriyle günahı ve takvayı ilham eder.) İblis’in ilhamı, kişiyi “fücur” a sevk eder; Cibril’in ilhamı ise “takva” ya... Fücûr, Allah'ın yasakladığı şeyleri yapmak, hayat enerjisini güneşin fecir vakti zararlı ışınları gibi etrafa yaymak demektir. Emmare bir nefis, hakikatleri ifrat-tefrit hallerinden ibaret olan haramları arzular. Haramı işlemek, fücurdur. Takva ise, haramları, Allah'ın yasakladığı şeyleri yapmama; onları yaparak vicdanını, ruhunu zedeleme ve kirletmeden kendini çekip almadır. Buradaki sıralama gösteriyor ki, kişinin kalb kulağı açılmaya başladığında ilk karşısına çıkacak ilham, bir imtihan olarak İblis’ten gelecek. Bu ilhamın günaha sevk ediciliğini görerek kaynağını bilen kişi, Cibril ilhamını almaya ve takva damgasını üstünde okumaya hak kazanacaktır.

Sonraki âyet takvaya sevk eden ilhama, o kudsi sese tabi olmanın neticesine hemen geçer: “Kad eflaha men zekkâha” (Kendini, nefsini arındırmaya çalışan ve çabalayan kişi kurtuluşa, külli ve kudsi bir nefse erişmeye çok yakındır.) Kuranda sıklıkla müttakilere cennet vaad edilişi[3] gösterir ki, bu takvayı kendine karakter, değişmez bir özellik yapanlar, kesinlikle kazanırlar. Sonraki âyet de İblis ilhamını dinleyen, kişinin akıbetini bildirir: Haybet ve hüsran...

Cibril’in kudsi ilhamı ile kendini haramlardan, ifrat-tefritten çeken bir nefse Rabbü’l-âlemîn, “Furkan” denilen bir göz hediye eder. Allah'ın şöyle bir vaadi var: “İn tettekullâhe yec’alleküm furkânen…[4] (Ey imanda ilerleyen gerçek iman sahipleri! Eğer siz Allah'tan sakınırsanız, takvalı olursanız Allah sizin için bir furkan yapacak, sizin içinize rahmet ve fazl hazinesinden indirecek! Sizden kötülüklerinizi örtecek, sizin kusurlarınızı bağışlayacak! Allah, azametli fazl sahibidir.)

Furkan, hak ve batıl, hakikat ve dalalet, hayır ve şer bütün zıtları ayrıştıran, kişiye İlâhî ve kudsi olanları, şeytânî ve nefsânî olanları fark ettirecek İlâhî bir nur, bir göz ve rehberdir. Âl-i İmran suresi bu furkanın, İlâhî bir rahmet olarak manevi âlemlerden geldiğini, Tevrat ve İncil, Kuran ve Zebur gibi kudsi bir ikram olarak eski dönem insanlarına da verildiğini ve ihsan edildiğini bildirir.[5]

Takvanın açtığı kudsiyet âlemi, hem nefsi terbiye etmeye, onu ifrat-tefritten uzak tutmaya yol açar, hem ona kudsi işlerin, yapıcı; şeytânî işlerin ise, neticede yıkıcı olduğunu gösterir. Bu sistem dâhilinde olan bir nefs, hakikate tabi bir hayata girmiş ve yaşamaya başlamış olur. Hakikatlerle örgülenen bir hayatın aydınlık ve kudsî ikliminde, ifrat ve tefritten........

© Risale Haber