menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Namaz instagramdan da alıkoyar

12 39
09.04.2025

Allah cümlemizinkini bağışlasın. Benim Salih Kayra isminde bir yeğenim var. Henüz beş yaşında. Her çocuk gibi oynamayı çok seviyor. Ve yine her çocuk gibi oynamaktan bıkmıyor. Herhangi bir sebeple oyununu kesmesi gerekse sinirleniyor. Eh, evet, en azından bizimle oynarken, bunu sıksık da yapması gerekiyor. Çünkü 'namaz' diye bir 'ayraç' var. Günün beş vaktine konulmuş. Beş kere nefes almalık bırakılmış. Emir demiri de keser. Sıkıyorsa bırakma. Elbette, nasıl bir oyun oynanıyor olursa olsun, isterse de en heyecanlı yerine gelinsin, "Namaz kılmam lazım Salihçiğim..." diyerek bırakıyoruz. Başlarda bozuk atan Salih Kayra'nın zamanla bu durum kabulü haline geldi. Şimdilerde hiç tepki göstermiyor. Aksine 'oyunu dahi bölecek kadar' kıymetli birşey olduğunu derkediyor.

Düşünüyorum da, eğer namazların intizamla kılındığı bir ailede yaşıyorsanız, maşaallah, bu eğitim size ta çocukluğunuzdan itibaren veriliyor zaten. Yani, siz, çocukluğunuzdan itibaren biliyorsunuz: Nasıl bir iş yapıyor olursanız olun, o, günde beş vakit bölünmek zorunda. Cihad bile olsa bırakmak zorundasınız. Onda bile namazın bir yeri var. Ki sahabe efendilerimiz, Aleyhissalatuvesselam Efendimizin rehberliğinde, misallerini göstermişlerdir.

Buradan şuraya geleceğim: Bir vakitler uzunyol şoförleri için otobüs firmalarının 'asgarî' saydığı bir mola sayısı vardı. Hatta yolculuğun uzunluğuna göre sayı arttırılırdı. "Şu kadar saatte bir..." denilirdi, "Mola vermek zorundasınız." Neden? Sadece yolcular için miydi bu uygulama? Hayır. Elbette öyle değildi. Şoförün sağlığı için de molalar gerekliydi. Ayrıca, uzun zaman aralıkları molalarla bölünmezse, şoförün de şoförlüğü tehlikeli bir hale geliyordu. Dalgınlaşıyordu. Uyukluyordu. Yani dikkati ölmeye başlıyordu. Benzeri birşeyi bir savaş hatıratında da okumuştum. Ön safta çarpışan askerlerin düzenli bir şekilde değiştirilmesi gerekiyordu. Zira, uzun süre ön safta çarpışan bir asker, mermilerden sakınmayı bırakmaya başlıyordu. Ölümle o kadar uzun süre arkadaşlık yapıyordu ki, sonunda, sakınılacak birşey olduğuna dair 'unutkanlaşıyor'du. Dikkat gösteremez hale geliyordu. Köreliyordu.

Geçenlerde, bebeklerini, sosyalmedya bağımlılıkları nedeniyle çeşitli yerlerde unutarak ölümlerine sebep olan ebeveynlerle ilgili haberlere rastladım. Allah kimsenin başına vermesin. Böyle acı yaşatmasın. Zor. Çok zor. Bir tanesi yıkamak için koyduğu küvette unutmuştu bebeğini. Bir tanesi de arabasının içinde... Subhanallah. İkisinin de arızası aynı. Telefonlarına dalmışlardı. Telefonlarına, yani sosyalmedyalarına, instagramlarına vs... Bu durum, bana, Hakîm-i Alîm olan Hüda'nın 'namazı emrediş hikmetini' yeniden düşündürdü. Evet.........

© Risale Haber