Yarbay Mehmet Tahsin — Savaşın Sessiz Alnı, İnancın Gür Sesi
1875 yılında Erzurum’un taş sokaklarından birinde dünyaya geldi Mehmet Tahsin. O yıllar, Osmanlı İmparatorluğu’nun sancılı, ama umudun hâlâ diri olduğu bir dönemdi. Avrupa’da sanayi devrimi çoktan etkisini göstermiş, yeni silahlar, yeni devlet anlayışları doğmuştu. Sömürge yarışına girişen büyük güçler, haritaları cetvelle çizerken, imparatorlukların kaderi artık yalnızca orduların değil, fikirlerin de çatışmasına bağlıydı.
Bu dönemde Osmanlı, bir yandan modernleşme çabası içindeydi, diğer yandan Balkanlar’dan Kafkasya’ya kadar çözülmeye başlayan bağlarını koruma mücadelesi veriyordu. İşte tam da böyle bir çağda, Erzurum’un soğuk taş evlerinden birinde bir çocuk doğdu: Mehmet Tahsin.
Babası Hacı Mehmet Bey, oğlunun alnına daha o gün bir iz bırakmış gibiydi: sabır ve vakur bir vatan sevgisi. Erzurum’un uzun kışları, çocukluğunun karakterini yoğuran sessiz bir eğitim gibiydi. Kar, buğdaydan daha bol yağardı ama o karda bile yanan bir ateş vardı: inanç ve dirayet.
Genç yaşta Harp Okulu’nun yolunu tuttu. 13 Ekim 1891’de adım attığı bu okul, onun için yalnızca askerlik değil, insanlık mektebiydi. Avrupa’nın askeri doktrinleri tartışılırken, Harp Okulu’nda bir yandan Fransız harita teknikleri, diğer yandan Osmanlı’nın bin yıllık savaş tecrübesi öğretilirdi. Mehmet Tahsin,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d