menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Erzurum Lisesinden Atatürk Üniversitesine-3

9 7
saturday

Doksanlı yılların sonlarıydı. Erzurum’un ayazı, üniversite koridorlarında bile kendini hissettirirdi ama o soğuk duvarlar arasında sıcacık bir kapı hep aralıktı: Erol Hocam’ın odası.

Edebiyat Fakültesi’nin giriş katından sağa dönüp ilerlediğinizde, koridorun tam ortasında bir durak vardı biz öğrenciler için. O odaya uğramadan geçmek neredeyse imkânsızdı. Çünkü Erol Hoca yalnızca bir akademisyen değil, aynı zamanda bir yol gösterici, bir ağabey, çoğu zaman da bir baba gibiydi.

O dönemler kırklı yaşlarında olan hocamızın odası, kitaplarla çevrili bir bilgelik mekânıydı. Masasının üzeri her daim çalışma kağıtlarıyla dolu olurdu. Raflar dolusu kitap arasında, elinde fazla olanları öğrencilere hediye etmesi onun zarif bir âdetiydi. Bu cömertlik yalnızca kitapla sınırlı kalmazdı; zamanını, bilgisini, ilgisini ve tecrübesini de aynı içtenlikle paylaşırdı. Bazen ona görünmeden geçmeye çalışırdık odasının önünden. Fark ettiğinde mutlaka nazikçe davet eder, çay eşliğinde kısa ama öğretici bir sohbet gerçekleştirirdi.

Erol Kürkçüoğlu,........

© Pusula Gazetesi