menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir Devirden Bir Hatıra: Hayri Binbaşı

11 1
28.04.2025

Bir Vatan Evlâdının Sessiz Hikâyesi

Tarih, 19. yüzyılın sonlarına yaklaşıyordu.

Dünya, büyük bir değişimin, sancılı bir doğumun eşiğindeydi. Buharlı trenler yolları aşarken, telgraf hatları kıtaları birbirine bağlarken, bir yandan da silahlar parlıyor, kanla çizilen yeni sınırlar haritalara işleniyordu.

İmparatorluklar çatırdıyordu; İngiltere, Rusya, Fransa yeni bir dünya düzeni kurmanın peşindeydi. Osmanlı İmparatorluğu ise yüzyılların yorgunluğuyla, yıkılmamak için direniyordu.

İşte böyle bir zamanda, 1875 yılında Erzurum’da, ağır kışların ve çetin coğrafyanın yoğurduğu bir şehirde dünyaya geldi Hayri.

Ömer Bey’in oğluydu.

Belki daha çocukken, köyünün dağlarında kartalları seyrederken, ileride yurduna kanat germesi gerektiğini hissetmişti. Zira zaman, kahramanların değil, görev adamlarının zamanıdır.

13 Haziran 1891'de Harp Okulu’na adım attığında, İstanbul sokaklarında hala fesli ihtiyarların gölgesi dolaşıyor, Mehter Marşı eşliğinde "Devlet-i Aliyye"nin son güneşleri batıyordu.

Hayri, o okulun taş koridorlarında sadece askerlik öğrenmedi; sabrı, itaati, fedakârlığı da öğrendi.

20 Mart 1894'te teğmen rütbesiyle orduya katıldı.

O günden itibaren hayatı, ya bir posta arabasında, ya bir askeri garnizonda, ya da tozlu savaş meydanlarında geçti. 22. Süvari Alayı’nda bayrak taşıdı; rüzgârda........

© Pusula Gazetesi