Münafıklığın içimizdeki hayatı
“Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar” (Münâfikûn – 4)
Bu yazıda Münâfikûn Ssuresinin on bir ayetini topluca değerlendirmek istiyoruz: Münafıklar, inanç iddiasını dillerinde taşırken kalplerinde gizledikleri çelişkilerle müminlere karşı yakınlık değil mesafe üretirler. Dışarıdan bakıldığında “iman etmiş” gibi görünen bu kişiler, zorlandıklarında ya da menfaatleri tehlikeye girdiğinde, kardeşlerini eleştirmeyi, hatta, ‘ben zaten soslasitim, komünistim, liberalim, demokratım, batıcıyım, şucuyum, bucuyum’ diyerek inancından vazgeçmeyi seçer, verdikleri sözlere sadakat göstermezler.
Münafıkların en belirgin özelliği, söylem ve eylem arasındaki uçurumdur. “Allah’ın Peygamberiyle birlikteyiz” derken kalplerinde sorgulama ve direnç barındırırlar. Zor bir sınav geldiğinde sözlerinde durmayan bu kişiler, imanî sorumluluklarını rafa kaldırıp yalana ve ihanete başvurur.
Yeminleri kalkan olarak kullanmaları, takiye adı verilen pratikleriyle örtüşür. Dışa dönük bağlılık görüntüsü altında, zorlandıklarında yollarını çizer, arkasını dönerler. Bu........
© Pusula Gazetesi
