Baas’tan ve İslamcılıktan Sonra
- MESUT YEĞEN
- 13 Haziran 2025
“Terörsüz Türkiye” süreci Kürt meselesini çevreleyen bölgesel bağlamda yeni bir dönemin başlamasına verilen bir cevap. Türkiye, Kürt meselesini çevreleyen bölgesel bağlamın Baas, İslamcılık, İran ve Rusya olmadan yeniden kuruluşuna, bölgenin post-Baas ve post-İslamcı yeni dönemine Kürtlerle barışarak dahil olmaya karar vermiş görünüyor.
PKK’nin herkesi şaşırtan bir hızla kendisini feshetmesine rağmen iktidarın ‘mukabil’ adımları atma işini geciktirmesi “Terörsüz Türkiye” olarak adlandırılan yeni çözüm sürecinin akıbeti hakkında “sorun mu var” türünden kaygılara yol açıyor. İşlerin buraya gelebileceği belli olmasına rağmen TMK ve İnfaz Kanunu gibi işlerle ilgili hiçbir hazırlığın yapılmamış olması, yapılmışsa bile uygulamaya konmaktan imtina edilmesi ve tekerleğin yeniden dönmesi için işaret edilen Ekim 2025 için en az dört ay beklenecek olması sürecin selametinden endişe duyulmasına sebep oluyor.
İktidar PKK’nin kendisini feshetmek gibi büyük bir adım atmasına rağmen neden mukabil adımlarla cevap vermiyor, neden dört ay beklemek gibi bir risk alınıyor sorularına kuvvetli cevaplarım yok. “Fesih ve silahsızlanma işinin seyrini görmek” ve “İnfaz Kanunu’nu sorun çıkartmayacak biçimde düzenlemek” gibi duyurulan gerekçelerin de payı olabilir, “Suriye’de işlerin nereye gideceğini görmek” gibi duyurulmayan gerekçelerin de… Ya da süreci yeni anayasa işinin kuyruğuna takmak ve kamuoyunun dikkati zamanla İmamoğlu’ndan ve CHP’den uzaklaştıktan sonra adım atmaya başlamak gibi siyasi hesaplar da etkili olmuş olabilir işlerin sarkmasında, emin değilim.
Ama az çok emin olduğum bir şey var: Devleti ve PKK’yi çözüm süreci rayına sokan ‘dışarısı’, daha doğrusu dışarının yeni hali, her iki aktörü çözüm süreci rayında kalmaya teşvik ediyor. Dışarının hali bir kez daha kökten bir biçimde yenilenmedikçe, ki kısa zamanda olacağa benzemiyor, devletin ve PKK’nin çözüm süreci rayında kalması daha muhtemel.
Dışarısı
Dışarısı derken kastım Kürt meselesinin Türkiye kısmını çevreleyen iki kademeli bölgesel bağlam. Bölgesel bağlamın ilk kademesinde bir zamanlar Osmanlı vatandaşı Kürtlere ev sahipliği eden Suriye ve Irak, ikinci kademesindeyse Irak ve Suriye’yi de kuşatan ‘bölge’, Ortadoğu var. Bu iki kademeli bölgesel bağlamda yakın zamanda yaşanan büyük dönüşüm Türkiye’yi ve PKK’yi çözüm süreci rayına soktuğu gibi bu rayda kalmaya teşvik ediyor. Gördüğüm bu.
Türkiye’yi ve PKK’yi çözüm süreci rayına sokan gelişmeler esas olarak ilk kademede yaşananlarla ilgili olmakla beraber bölgesel bağlamın Suriye ve Irak kademesinde olanlar ikinci kademede yaşananların neticesi. İkinci kademede yaşananları da şöyle özetleyebilirim: 7 Ekim 2023 Hamas saldırısının ardından bölgesel bağlama şekil veren güç ilişkileri ve bu güç ilişkilerine bazen ruh üfleyip bazen arka plan oluşturan başat entelektüel dinamikler baştan sona yenilendi. Neyin nasıl yenilendiğini filmi biraz geriye sararak izah etmeye çalışayım.
Üç Dönem
Bölgesel bağlama şekil veren başat güç ilişkilerine ve buna arka plan oluşturan entelektüel dinamiklere odaklanarak bakıldığında bölgede 1918’den bugüne üç büyük dönem yaşandı. Birinci Dünya Savaşı’nın sonundan İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna uzanan ilk dönemde bölgesel bağlama şekil veren başat güçler ‘emperyalistler’, Fransa’yla İngiltere oldu. Yerel hanedanların egemenlik iddialarıyla zayıf bir Arap milliyetçiliğine dolanan ‘emperyal vizyon’ bir zamanlar Osmanlı egemenliğindeki arazide manda yönetimleri oluşturarak bugün Sykes-Picot koduyla anılan bir statüko kurdu ve söz konusu statüko iyi kötü 30-40 yıl sürdü. Diğer deyişle, bu ilk dönemde, bölgesel bağlamı İngiltere’yle Fransa arasındaki ‘tanımlanmış’........
© Perspektif
