Saraçhanede Kimler Vardı?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınma süreci ile başlayan olaylar, toplanan kitlenin motivasyonu düşse de bir süre daha devam edeceğe benziyor. CHP’nin çağrısına icabet ederek meydanları dolduranların kimlerden oluştuğuna bakmak, önümüzdeki dönem Türkiye siyasetinin yönelimlerini kısmen açığa çıkarabilecek toplumsallığı anlamak açısından önemli.
- M. MÜCAHİD SAĞMAN
- 4 Nisan 2025
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart sabahı gözaltına alınma süreci ile başlayan olaylar, toplanan kitlenin motivasyonu düşse de bir süre daha devam edeceğe benziyor. Polisin sert müdahalesinin, özellikle gençlerin eylemleri sahiplenmesinde daha etkili bir faktör olduğu söylenebilir. CHP tabanını aşıp farklı toplumsal kesimlerden kişiler de çeşitli gerekçeler öne sürerek protestolara katıldılar. Bu katılımı sadece siyasallığın imkânı çerçevesinde değerlendirmek hatalı analizler doğurabilir. Zira normal şartlarda sosyal medya paylaşımları dikkate alındığında İmamoğlu’na oy vermeyecek insanlar da hak/hukuk kavramları bağlamında bir hesap sorucu motivasyonla katılım gösterebiliyor. Öte yandan Gezi eylemlerinden bugüne ciddi bir potansiyel kaybı yaşayan iç politikaya karşı protesto organizasyonlarının kendine yeni bir taban inşa etme çabası da gözlemleniyor. Fakat özellikle Kılıçdaroğlu öncesi CHP’yi temsil eden laik Kemalist söylemin de parti içinde yeniden yüksek sesle kendi varlığını dayattığı görülebiliyor. Elbette burada İmamoğlu’nun muhafazakâr seçmeni kaybetmeme endişesi ile Özgür Özel’in partiyi Baykal dönemine döndürecek söylemlerinin çatışma riski de oldukça önemli bir veri olarak karşımıza çıkıyor. Tüm bu risk ve imkânlar, CHP’nin çağrısına icabet ederek meydanları dolduran insanların kimlerden oluştuğu sorusunu aklımıza getirmeli. Çünkü bu toplumsallık önümüzdeki dönem Türkiye siyasetinin yönelimlerini de kısmen açığa çıkarabilir.
1. Seküler Milliyetçiler
Özgür Özel’in CHP’nin başına geçtikten sonra oluşturduğu kadroya bakıldığında, Kılıçdaroğlu döneminde yapılan açılımın kısmen gerilediği ve “geçmişle hesaplaşma” argümanının rafa kaldırıldığı söylenebilir. Özellikle “Atatürkçülük” vurgusunun partinin yetkili organları tarafından sürekli yeni bir siyasal perspektif olarak vurgulanması bu durumu ortaya koyuyor. Öte yandan bu Kemalist söylemin klasik politik argüman olarak ortaya çıkması “yeni bir Atatürkçülük” olarak yorumlanamayacak kadar geçmişin klişeleri ile hareket ediyor. Bu durum partinin kemik kitlesinin motivasyonunu artırsa da nüfusun ana omurgasını oluşturan orta yaş kitlesinin hafızasında çeşitli çatışmalar yaratacaktır. Eylemlerde bazı yerlerde andımız okunması, Kürtlere karşı takınılan olumsuz tavırlar, Öcalan ve devletin yürüttüğü yeni çözüm sürecini kötüleme üzerinden politik pozisyon almak, ayrıca İmamoğlu’nun parti içindeki en iddialı rakibi olarak görülen Mansur Yavaş’ın “paçavra” benzetmesi, Muharrem İnce’nin sığınmacıları hedef göstererek polisin sert müdahalesini eleştirmek yerine şiddetin adresini güncelleme çabası gibi öne çıkan örnekler, toplumsal bütünleşme yerine seküler Atatürkçü milliyetçiliğin yeniden yaratılma çabası olarak okunabilir. Bu çaba iktidarın kendi tabanı olarak inşa etmeye çalıştığı kentli muhafazakâr milliyetçilik ile kültürel ve siyasal çatışma noktalarını artırmaktan başka bir gerçeklik üretmeyecektir. Öte yandan hem Kürt halkının hem de muhafazakârların hafızasında yer eden ve şiddeti referans alan sosyal ve kültürel asimilasyon dilini sahiplenmenin yeni bir siyasallık üretme iddiası bugünün dünyasında abesle iştigal olur. CHP’nin gettolara sıkışan elitizmi ancak taşrada eğitim imkânı bulamayan halkı idare edebilecek bir siyasallık üretebilirdi. Lakin Özal’la başlayan ve AK Parti döneminde zirvesine ulaşan kentleşme, erken Cumhuriyet dönemi ideolojisi olan Kemalizm’in bir siyasal bilinç olarak yeniden yaratılmasına imkân vermemekte.
Eylemlere katılan bu seküler milliyetçililerin temel söylemi Erdoğan gitmesi ve yerine Cumhuriyet’i ve onun kazanımları olan çağdaş değerleri temsil eden birinin gelmesidir. İmamoğlu’nun eşinin modern görünümü bir temsil pratiği olarak söylemin bir kısmını dolduruyor. İmamoğlu’nun muhafazakâr tabanı da muhatap alması, bu kitle için bir........
© Perspektif
