menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dokunma Keyfine: Gelir Dağılımı Adaletsizliği Üzerine Ekonomi-Politik Bir Deneme

11 3
21.02.2025

Gelir dağılımı adaletsizliği çoğu ülkede olduğu gibi ülkemizde de geçmişten günümüze önemli bir sosyoekonomik sorun olarak masada durmaktadır. Bu eşitsizlik küresel düzlemde ülkeler arasında yaşandığı gibi ülke içinde bölgesel düzlemde hatta bireyler arasında da kendini gösterir. Tarihsel süreçte oranı değişse de eşitsizlik her daim kendini hissettirmiştir.

Âşık Mahzuni Şerif’in yıllar evvel kaleme aldığı “Dokunma Keyfine Yalan Dünyanın” isimli şiirindeki “kimi hızlı gider uzun yol tutar / kimi altın satar, kimi pul yutar / kimi soğan bulmaz, kimi bal yutar / kimi parmağını yalamış gider” ifadeleri, gelir dağılımındaki eşitsizliği, adaletsizliği gözler önüne serip, bir nevi iktisadi ve siyasi tarih dersi özeti sunar. Toplumda yaşayan herkesin bir şekilde bu dizeleri okuduğu, türkü formunda dinlediği, yaşadığı ya da hissettiği gözetildiğinde, bahse konu sosyoekonomik sorunun geçmişte olduğu gibi günümüzde de tat kaçırmaya devam ettiği kanaatindeyim. Aynı meseleye başka bir zaviyeden bakan Necip Fazıl Kısakürek ise meseleyi “bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul / bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa” dizeleri ile vurgulamıştır. Bu dizelerden de anlaşılacağı üzere gelir dağılımı adaletsizliği çoğu ülkede olduğu gibi ülkemizde de geçmişten günümüze önemli bir sosyoekonomik sorun olarak masada durmaktadır. Bu eşitsizlik küresel düzlemde ülkeler arasında yaşandığı gibi ülke içinde bölgesel düzlemde hatta bireyler arasında da kendini gösterir. Tarihsel süreçte oranı değişse de eşitsizlik her daim kendini hissettirmiştir.

Dokunma Keyfine şiirinin kaleme alındığı yıllardan bu yana ülkenin kronik sorunu olan gelir dağılımı adaletsizliği ile yoksulluk zaman içerisinde kendini sanatın her türüyle göstermiştir. Bu durum kimi zaman bir şiirde, türküde kimi zaman Yeşilçam filmlerinde ve her daim halkın sinesinde hissedilmiştir. Bir kuşak söz konusu adaletsizliği sonuna kadar yaşarken, bir kuşak ise filmler, türküler ve şiirler sayesinde yaşanan yokluğu, yoksulluğu, dahası kaynak dağılımındaki adaletsizlikleri öğrenmiştir. Zaman geçmiş, çok şey değişmiş, ancak Orhan Veli şiirleriyle başlayan yoksulluk dizeleri Mahzuni Şerif ile gelir dağılımı eşitsizliği şeklinde devam etmiş ve sızısı değişmemiştir. Gelir dağılımı adaletsizliği sonucunda oluşan yoksulluk, anlamı itibarıyla içinde yokluğu barındırdığı için ilk etapta bu kavramlar birer iktisadi terim olarak düşünülebilir. Ancak sonuçları itibarıyla siyasetten hukuka, sosyolojiden psikolojiye kadar çoğu alanla etkileşimi olan kavramlardır.

Gelir Dağılımı ve Yoksulluk

Ekonomi yazınında gelirin bölüşümü olarak bilinen gelir dağılımı hususu kaynak dağılımında adalet gibi farklı akademik kavramlarla açıklanabilir. Şayet gelir bölüşümünde sorun var ise gelir eşitsizliği, gelir dağılımında adaletsizlik ya da kaynak dağılımı adaletsizliği ile bölüşüm sorunu gibi farklı açıklamalarla ifade edilebilir. Sorunun çözümü için tanımlanması ve sınırlarının çizilmesi son derece önemlidir. Bu bağlamda gelir dağılımı, bir ülkede belirli bir dönemde bulunan gelirin, bireyler, hane halkları ve üretim faktörleri arasında bölünmesi neticesi aldıkları pay şeklinde ifade edilebilir. Diğer bir ifade ile var olan gelirin nasıl paylaştırıldığı, dağıtıldığı meselesidir. Gelirin az sayıda insan arasında yüksek düzeyde dağılımı sosyal yapı içerisinde eşitsizlik ve adaletsizlik olarak algılanır. Söz konusu eşitsizlikten payına düşeni alan toplumun geri kalanı ise yokluk ve yoksulluk ile mücadele verir. Gelir dağılımı ile yoksulluk arasındaki yakın ilişki de burada düğümlenir. Bir toplumda gelir dağılımı adaleti ne denli iyiyse diğer parametrelere yansıması da o kadar olumlu olur. Tersten düşünüldüğünde, adaletsizlik arttıkça sosyal yapıda nizam, huzursuzluk ve ahlaki sorunlar da kendini gösterebilir. Burada adaletten kasıt, bir ekonomide var olan gelirin, o geliri elde edenler arasındaki adil dağılımı ya da bölüşümüdür. Bu bölüşümü etkileyen pek çok faktör söz konusudur. Nüfus, işsizlik, eğitim, vergi politikaları, enflasyon, teknoloji ve küreselleşme bunlardan........

© Perspektif