Savaş ve Çevre: Suriye’deki Savaşın Çevresel Tahribatı
Suriye’de 13 yıl boyunca devam eden savaşın çevresel boyutunu değerlendirmek ve göz önünde bulundurmak, savaş sonrası yeniden kalkınma sürecinde nelerin gerekli ve öncelikli olduğunu görmek açısından oldukça önemlidir. Çevresel ve ekolojik restorasyon ve rehabilitasyon sayesinde Suriye’nin yeniden kalkınması ve iklim dirençliliği sürdürülebilir olacaktır.
- GÜLNAZ YÜCEL DURMUŞ
- 12 Şubat 2025
Suriye’de 2011’den 2024’ün sonuna kadar devam eden çatışmalarda Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre 613 binden fazla insan hayatını kaybetti ve 13,5 milyon insan yerinden oldu.¹ Savaş veya çatışmalar insan güvenliğini doğrudan etkilediği gibi dolaylı olarak da etkiler. Çatışmalar sadece yerleşim yerlerini tahrip etmekle kalmaz aynı zamanda içme suyu kaynakları olan akarsuları, yeraltı sularını, barajları ve gölleri de kirleterek tahrip eder. Toprak ve bitki örtüsü, çatışmalar sırasında bombalar ve endüstriyel altyapıya verilen zararla kimyasal tehlikelere maruz kalarak gıda güvensizliğine neden olur. Tarım ve biyoçeşitliliğin zarar görmesiyle gıda güvensizliği daha da artar.
Suriye’de 13 yıl boyunca devam eden savaşın çevresel boyutunu değerlendirmek ve göz önünde bulundurmak, savaş sonrası yeniden kalkınma sürecinde nelerin gerekli ve öncelikli olduğunu görmek açısından oldukça önemlidir. Çevresel ve ekolojik restorasyon ve rehabilitasyon sayesinde Suriye’nin yeniden kalkınması ve iklim dirençliliği sürdürülebilir olacaktır.
Ormansızlaşma
Suriye’de savaş sırasında 2012’den 2019’a kadar yapılan ölçümlere göre ormanların yüzde 20’den fazlası yok olmuştur.² Suriye’de iklim değişikliğinin de etkisiyle ortaya çıkan kuraklık ve çatışmalar nedeniyle temiz su altyapısının bozulması, tarım faaliyetlerini kötüleştirmiştir. Tarıma ek olarak ısınma amaçlı yakacak odun ihtiyacıyla ağaçların kesilmesi, ciddi miktarda meyve bahçesini yok etmiştir. Bu durum ormansızlaşmayı ve gıda tedarikindeki aksaklıkları artırmıştır. Devlet kapasitesinin savaş nedeniyle çökmesi, doğal kaynakların bilinçsiz tüketimine neden olmuş ve çevresel yönetişim eksikliği savaş boyunca hissedilmiştir.
Suriye’nin İdlib ve Halep gibi şehirlerinde çatışmalar esnasında Suriyeli muhaliflerin ve sivillerin Rus ve Suriye güçlerinin bombardımanlarından korunmak için ormanlara sığınmasıyla sadece 2020 yılında 9.000 hektarlık ormanlık ve tarımsal alan yanmıştır. Bombalar sadece orman yangınlarına neden olmakla kalmamış aynı zamanda kimyasalların toprağa karışmasıyla bitki örtüsü ve yeraltı sularına da zarar vermiştir. Muhalifler sadece siper amaçlı değil, petrol ve doğalgaza erişimlerinin olmadığı bölgelerde odun kömürü ve yakacak odun tahsis etmek amacıyla da ormanları kullanmıştır.
Hava Kirliliği
Suriye’de çatışmalardan önce 2010 yılında havada bulunan ince partikül kirleticiler (PM2.5) nüfusun yüzde 69’unu etkiliyordu. Bu kirliliğe atık yakma, endüstriyel üretim ve ulaşımın yarattığı emisyonlar neden oluyordu. Savaşın başlamasıyla 2011 yılında yaşanan göç dalgası, enerji tüketiminin ve endüstriyel faaliyetlerin azalmasıyla havadaki kirletici partiküller yüzde 7 oranında azalmışsa da 2012’de çatışmaların şiddetlenmesi ve bombalamaların neden olduğu yangınlar ve yıkımlardan çıkan asbestle bu oran 2015 yılına gelindiğinde yüzde 72’ye ulaşmıştır. Ayrıca Esad hükümeti tarafından Mart, Nisan ve Mayıs 2015’te gerçekleştirilen kimyasal saldırılar da hava kirliliğinin artmasında etkisi olmuştur. Ciddi solunum hastalıklarına neden olan PM2.5 seviyesi 2019 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün en yüksek maruz kalma düzeyi olarak tavsiye ettiği seviyenin üç kat üstündedir. PM2.5 seviyesinin yüksekliği Suriye’de tarımsal verimi düşürmüş, özellikle buğday üretimini etkilemiştir.
CO2 Emisyonları
Karbondioksit (CO2) salımının en büyük nedeni endüstriyel faaliyetler ve enerji kullanımıdır. Suriye’de savaşın başlamasıyla Banias ve Humus’ta bulunan devlete ait petrol rafinerilerinin boru hatlarında oluşan hasarlarla diğer altyapı bozuklukları petrol ve gaz üretiminin durmasına neden olmuştur. Bunun sonucunda da enerji ve sanayi üretiminin azalmasıyla CO2 emisyonlarında azalma meydana gelmiştir. Şehirlerin çoğunda elektrik santralleri ya bombalamalar nedeniyle yıkılmış ya da yağmalarla hasar almıştır. Enerji üretiminin azalmasıyla da doğalgaz ve petrole bağlı emisyonlarda 2011-2015 yılları arasında yüzde (’lik bir düşüş gerçekleşmiştir.
Enerji üretimindeki azalma ve petrol rafinerilerinin........
© Perspektif
