menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Rümeysa Öztürk’ün Mücadelesi

10 1
25.04.2025

Sessiz sessiz heybesinde hikâyeler biriktiren ve masallar anlatan Rümeysa’nın adı şimdi Rumeysa Ozturk vs. Donald Trump başlıklı bir dava dosyasının kapağında. Mahkemeden çıkacak olumlu bir sonuç, onun gibi hakları elinden alınan, ansızın alınıp götürülen, eğitim hakları gasp edilen pek çok öğrenci için umut olacak. Trump Amerika’sında hak ihlallerinin, ifade özgürlüğünün kısıtlanmasının sınırlarını belirleyecek belki de.

26 Mart Çarşamba sabahının erken saatlerinde güne başlarken ABD’nin Boston eyaletinde doktora eğitimine devam eden bir öğrencimden gelen bir mesajla dehşete düştüm. “Rümeysa’yı evinden almışlar, kimse ulaşamıyor…” Henüz hiçbir detay bilmiyordum ve bu asla beklemediğim bir haberdi; ama bir anda bu mesajın etrafını ören hikâyenin parçaları tüm netliği ile zihnimde birleşiverdi ve çok kötü şeyler olduğunu iliklerime kadar hissettim.

Rümeysa ile en son 22 Mart Cumartesi akşamı görüşmüştük. Ona her şeyin yolunda olup olmadığını sormuştum, yoklamak istemiştim, çünkü hakkında bir doxxing kampanyası olduğunu Mart ayının ortalarında bana yazmıştı. Doxxing, çevrimiçi ortamda kişisel bilgilerini ifşa ederek birini aşağılamak, tehdit ve taciz etmek anlamları taşıyan bir siber saldırı eylemine verilen ad. Rümeysa fazla detay vermeden hakkında böyle bir kampanya olduğundan bahsetmişti. Fakat hangi grupların bu faaliyeti nasıl yaptıklarına dair bir detay vermedi. Rümeysa her konuda çok detaylı ve ince düşünür, yakınındaki insanları korumaya çalışır. Güvenli görmediği için bu kampanyayı yürüten web sitesinin linkini bana göndermediğini düşünüyorum. Zira daha sonraki günlerde bu linke tıklanıp arama butonuna adı yazılan kişilerin de bu sarmala dahil edildiğine dair söylentiler duydum. Hikâyenin önemli bir parçası buydu.

Gazze’de 7 Ekim 2023’ten bu yana şiddetlenen sınır tanımayan yıkım ve soykırıma dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Birleşik Devletler’de de geniş öğrenci kitleleri kampüs protestoları ile itiraz ettiler. Bu süreçte soykırım yanlısı grupların bu öğrencileri fişlediğini duymuştum. Rümeysa’nın herhangi bir protestoya katılıp katılmadığını bilmiyorum, fakat onu tanıyan herkes Gazze’de yaşananlara duyarsız kalmayacağını zaten bilirdi. Bu fişlemelerin bir parçası olarak doxxing kurbanı olduğu ilk akla gelendi. Nitekim sonradan öğrenecektik ki Rümeysa’nın hedef alınmasının tek mesnedi, öğrencisi olduğu Tufts Üniversitesi’nin online gazetesinde 26 Mart 2024’te yayınlanan bir yazısıydı. Rümeysa bu yazıda 4 Mart’ta Tufts Öğrenci Birliği Senatosu’nun üniversitenin Filistin’deki soykırımı tanıması ve İsrail’le doğrudan ya da dolaylı bağlantısı olan şirketlerden yatırımlarını çekmesi gibi talepleri içeren kararlarının uygulanması yönünde rektöre bir çağrıda bulunup, rektörün süreçteki tutumunu eleştiriyordu. Üniversiteye harç ve eğitim masraflarını ödeyen ve lisansüstü düzeyde çalışan öğrencilerin üniversite yönetiminde söz hakkı olması gereken paydaşlar olarak muhatap alınması gerektiğini söylüyordu.

İlk gün Rümeysa’nın nerede olduğunu, kimler tarafından götürüldüğünü, ona nasıl ulaşabileceğimizi anlamaya çalışarak geçti. Türkiye saati ile aynı günün akşamında Rümeysa’nın sokak ortasında, bir iftar davetine katılmak için çıktığı evinden, üç araçla gelmiş maskeli 10 kişi tarafından bir köşede sıkıştırılıp araçlardan birine zoraki bindirilerek tam anlamıyla kaçırılışının görüntüleri medyaya düştü. Rümeysa ICE kısaltması ile anılan Birleşik Devletler Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Müdürlüğü tarafından sokak ortasında gerekçe gösterilmeden tutuklanmıştı. Daha sonra kendi ifadelerinden bu hadise sırasında nasıl dehşete düştüğünü, hatta zehirleneceği endişesi ile saatlerce orucunu açamadığını, yaşadığı korkuyla defalarca astım atağı geçirip ilaç alamadığını, ilaçlarının çok geç verildiğini öğrenecektik.

Onunla benzer şartlarda aynı bölgede yaşayan öğrencilerimle irtibat halindeydim. Hepsi dehşete düşmüştü. Her an gerekçesiz bir şekilde evlerinden ya da sokaktan alınma korkusu yaşıyorlardı. Birkaç gün sonra kutlayacakları Ramazan Bayramı için bir araya gelmekten bile çekinir haldeydiler.

Hadisenin olduğu ilk gün ve sonrasında gece gündüz telefonlar susmuyordu. Amerika’daki ve Türkiye’deki medya kanalları aynı soruyu soruyordu, The New York Times, NPR gibi medya kanallarına Rümeysa’yı yakından tanıyanlar olarak beyanat verirken tek bir soruyu cevaplıyorduk: Rümeysa Öztürk kimdir?

Rümeysa Öztürk, 2014-2015 akademik yılında ders vermeye başladığım İstanbul Şehir Üniversitesi’nde tanıdığım ilk öğrencilerimdendi. Çevresine son derece saygılı, duyarlı, okumaya ve soru sormaya meraklıydı. Edebiyat ve Psikoloji programı olmak üzere çift anadalda lisans eğitimi alıyordu. Onu derslerde sorduğu derin düşünülmüş soruları ve araştırma fikirleri ile tanıdım. Aceleci değildi, sakin, özenli ve emin adımlarla akademik hayatını ince ince işlediğini görebiliyordum. Yeni bir fikri geliştirip, araştırma planı haline getirmeye çalışırken “çok........

© Perspektif