menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hakikat Rejimi Değişince Gerçek Aynı Kalır mı?

13 1
19.10.2025

Kardeşçe ve huzur içinde yaşamanın yolu “kol kırılsın yen içinde kalsın” değildir. Görünmez kılınan hiçbir yara zamanla iyileşmez, acılar hep teper. Sıkıntılı da olsa ilerlemenin yegane yolu yüzleşmektir. Ya da bile isteye kolu kırmamak. Ama iktidar, istediği zaman kol kırmanın, istediği zaman yara açmanın olduğu kadar “iyileşmenin” de kendi tekelinde olmasını istiyor.

Yeni yasama yılına, iktidar gücünün her şeyi olduğu gibi toplumsal hafızayı da yeniden şekillendirebileceğine olan güvenle kurulmuş yeni bir söylem ve aksiyon setiyle girdik.

İktidar, yıllardır “biz” ve “onlar” ayrımı üzerinden siyaset yapan kendisi değilmiş gibi önce hiyerarşik bir fotoğraf kurguladı, ardından siyasette “diyalog”, “müzakere” kavramlarını kullanmaya başladı. Desteği de hemen buldu. Toplumu ve hafızasını zikrediyorum çünkü zaten kurumsal siyaset ve kanaat dünyası yeni rotalara uyarlanmakta mahir. İktidarın çelişkilerine dikkat çekmenin bir faydası olmadığını daha önce uzun uzun yazmıştım. O yüzden bu yazının amacı çelişkiye dikkat çekmek değil; iktidara gücü olduğu için söylemi, düşünceyi belirlemesini olağanlaştırmanın ve her daim onu haklı görmeye yatkınlığın bireyleri, toplumu “kaynayan kurbağa” sendromuna hapsetmek olduğunu hatırlatmak.

Hakikat rejimi kavramsallaştırmasıyla biliyoruz ki; doğruyu da sınırları da ölçüyü de çoğu zaman iktidar belirler. Devlet gücüyle belirler, medya ve kurumlarıyla belirler; uzun yıllardır sıkça aşina olduğumuz gibi yargıyla da belirler. Öyle bir belirler ki, Orwell’in müthiş betimlemesiyle: savaş barış olur, özgürlük kölelik, cahillik güç. Hakikat ötesi, zaten hakikatin, gerçeğin değil; duyguların şekillendirilmesinin, rıza üretiminin alanıdır. Ve iktidar uzun yıllar eksilterek ya da tersyüz ederek dayattığı hakikat tanımıyla gündemi de kuralları da doğruyu söyleme biçimini de belirliyor.

“İstiyoruz ki, kol kırılsın yen içinde kalsın. İstiyoruz ki, geçmişten tevarüs ettiğimiz yaraları saralım ve şifa dağıtalım. Kardeşçe ve huzur içinde yaşayalım.”

Hakikat rejimi ve sembolik iktidar kavramsallaştırmalarının günümüz siyasetine düşen izdüşümünden sadece üç cümle yukarıdakiler. Söz dizimi ve retorik olarak ahenkli olan bu cümleler iktidarın hakikat rejimiyle hedeflediğini ve bunun niye sadra şifa olmadığını veciz bir şekilde anlatıyor. Hepimiz biliriz ki kardeşçe ve huzur içinde yaşamanın yolu “kol kırılsın yen içinde kalsın” değildir. Ne ailede ne geniş toplum kesimlerinde görünmez kılınan hiçbir yara zamanla iyileşmez, acılar hep teper; başka acılar doğurarak da teper. O yüzden sıkıntılı da olsa ilerlemenin yegâne yolu yüzleşmektir. Ya da........

© Perspektif