menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şarm El-Şeyh’i Davutoğlu ve Babacan’dan Dinlediniz mi?

8 34
17.10.2025

Davutoğlu ve Babacan’ın Gazze “barışıyla” ilgili yaptığı konuşmalar, bizi gerçekliklerle yüzleştirme adına önemliydi. Sürecin deşifrasyonu, tercümesi, yapı sökümü her daim pembe tablolarla hamaset yelkenlerinin şişirildiği ortamlara kurban verilmemeli. Bu ülke gerçekçi, akli, vicdani, ahlaki analizlerinden ürkmemeli, aksine istifade etmelidir.

Yeni Yol Grubu’nun çarşamba günleri gerçekleşen TBMM Grup toplantıları toplumun yüzde kaçı tarafından ilgiyle takip ediliyor bilemiyoruz ama gazetecisinden aydınına, sokaktaki vatandaştan bürokratlara ve iktidar mensuplarına kadar bu toplantıların yakından takip edilmesinde büyük faydalar olacağının altını çizerek konuya girizgah yapmış olalım.

Her grup toplantısının kendi içinde elbette ayrı bir değeri var ama bu yazının konusu; özellikle Şarm El-Şeyh zirvesi sonrası yapılan toplantıdaki analiz, değerlendirme ve tarihi uyarılar. Elbette her üç genel başkanın da konuşmasının kayda değer önemli yanları vardı lakin hassaten sadece iki liderle; Davutoğlu ve Babacan’la sınırlamanın kendi içinde bir mantığı var. Bunu konu etmemizdeki sebep, Şarm El-Şeyh fotoğrafının hem Filistin halkı hem de küresel emperyalizm açısından ne ifade ettiğinin adeta paylaşılmışcasına özetlenmiş olmasıydı.

Davutoğlu, “Olimpos Tanrısı Trump Show” üzerinden “Trump dili”nin tercümesini ve Siyonizm’in tüm suçlarına rağmen meşruiyet alanını genişletme mücadelesinin şifrelerini ortaya koyarken; Babacan, imzalanan iki metnin deşifresine girişerek, bunların ne anlama geldiğini, bir anlaşma olup olmadığını ve bundan sonra izlenmesi gereken proseslere ilişkin önemli değinilerde bulundu.

Elbette on yıllardır acılar çeken ve son iki yıldır soykırıma maruz kalan bir halkın dertlerine bir süreliğine virgül konmuş olması, bir tas çorba karşısında renkli gözleri parıl parıl parıldayan çocukların tebessüm ve sevinci dünyaya bedeldir, ki zaten her iki lider de bu konuya ziyadesiyle değindi. “Sözde” diyerek anılsa da anlaşmada emeği geçen Mısır, Katar ve Türkiye’nin katkılarına müteşekkir olunduğu ifade edildi. Lakin, hem dünyanın hem Filistinlilerin hem de ülkemizin görmesi gereken tehditkâr tabloyu da tüm çıplaklığıyla ortaya koydular.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, konuşmasına “anlaşma” diye lanse edilen ve ama kendisinin sadece “içi boş sözlerle doldurulmuş bir iyi niyet beyanı” olarak gördüğü kağıt parçasının kendisinde yarattığı öfkeyi dile getirerek başladı.

Ona göre “Bir A4 sayfasını bile doldurmayan bu metin bir barış değil; hele ki soykırımcı rejimin savunma bakanı pervasızca çıkıp ‘rehineler alındıktan sonra Hamas’ın tünelleri vurulacak, orduya talimat verdim’ diyebiliyorsa bu gerçek anlamda garantiye alınmış bir ateşkes metni bile değil”di.

Öfkesi sadece Trump’a ve soykırımcı rejime değildi, bu tiyatroda rol alan liderlere de önemli uyarılarda bulundu:

“Bu metinleri okumayanlar; Trump’ın Knesset’te verdiği mesajlara kulaklarını tıkayanlar; Şarm Eş-Şeyh’de bir soykırımı örtme adına sergilenen tiyatrodan, Trump Show’da kendilerine yapılan övgülerden memnun olabilir. Ben insanlık adına, Gazzeli şehitler, kadınlar, yetimler, aziz Kudüsümüz, Mescid-i Aksamız adına hüzün doluyum, öfke doluyum! Ben şatafatlı toplantı salonlarında sarf edilen süslü sözlere bakmam, bu işin başındaki ve arkasındakilerin zihin kodlarına, eylemlerine ve ulaşmak istedikleri hedeflere bakarım! Bu zihin kodlarını anlamak açısından baktığımda Trump zihniyetini ve stratejik hedeflerini İsrail parlamentosu Knesset’de ortaya döktü; Mısır’da sadece tiyatrosunun figüranı gibi gördüğü liderleri aşağılayarak, onların da ona riyakarca dalkavukluk yaptığı bir sahnede soykırımın yok ettiği bebeklerin masum bedenleri üzerinde keyfini sürdü!”

Knesset’teki Çıplak Gerçeklik: Siyonizmin ve Barbarlığın Yürek Parçalayan Tiyatral Savunusu

Davutoğlu, Knesset’te insanlıkla alay eden ve Siyonizm’in hizmetkârı olduğunu en üst perdeden ilan eden küstah gövde gösterisine ilişkin şu tespitlerde bulundu:

“Gelin birlikte Trump’ın Knesset’te ortaya koyduğu zihin kodlarının ana unsurlarına göz atalım. Birincisi Siyonizm hedefine sadakat! Bakın ne diyor Trump: ‘3000 yıl süren acı ve çatışmalara rağmen, İsrailliler Siyonizm’in önündeki tüm tehditlerin karşısında asla pes etmedi; Siyon’un vaadi, başarı, umut, sevgi ve Tanrı vaadi hep canlı kaldı.’ Bu sözler fanatik bir siyonistin ağzından değil, birkaç saat sonra ağzının içine bakan Müslüman liderlerin önünde şov yapan bir küresel gücün liderinin ağzından çıktı!”

Davutoğlu, tüm bölge ve dünya liderlerinin bu tiyatro karşısında aciz kalışına da sitem ederken, aslında sürecin bundan sonraki yönetimiyle alakalı olarak sergilenecek acziyetin nelerin üzerini örttüğü, neleri meşrulaştırdığı, bölge ve Filistin için ne tür tehditler içerdiğine dikkat çekmeye çalıştı:

“(Trump), Uluslararası Ceza Mahkemesinde soykırım suçu ile yargılanan bir katili temize çıkarmaya çalıştı. Bakın ne dedi: ‘Böylesine önemli bir günün gerçekleşmesini sağlayan, olağanüstü cesarete ve vatanseverliğe sahip bir adama teşekkür etmek istiyorum. Kimi kastettiğimi biliyorsunuz: Başbakan Benjamin Netanyahu. Bibi, lütfen ayağa kalk. Ve size söylemek isterim ki, kendisi kolay biri değil. İşi zor, ama işte bu onu büyük yapan şey. İşte onu büyük yapan bu. Çok teşekkür ederim Bibi, harika iş çıkardın.’ Bu bebek katilinin çıkardığı harika iş ne arkadaşlar: 70 bini aşkın insanın katledildiği, yüzbinlercesinin yaralandığı, milyonlarcasının evinden yurdundan edildiği, bütün bir Gazze’nin yerle bir edildiği bir soykırım! Üçüncüsü, soykırım işbirlikçiliğinin açık itirafı! Bakın ne diyor: Dünyanın en iyi silahlarını üretiyoruz ve çok sayıda var. Ve açıkçası, İsrail’e çok silah verdik. Bibi birçok kez bana, ‘Bana şunu, bunu, şunu getirebilir misin?” diye aradı. Bazılarından habersizdim, ama yaptım. [Knesset’te gülüşmeler] Ve en iyileri onlar. En iyileri. Ve siz, ama onları iyi kullandınız. İnsanları da iyi kullanmayı bilmeli ve siz çok iyi kullandınız. Sonuçta İsrail güçlü ve kudretli oldu. Bugün kutlama yaparken…İsrail Savunma Kuvvetleri ve Operasyon Rising Lion’un cesareti ve inanılmaz becerisi sayesinde. Harika iş çıkardınız. Yani İsrail, bizim yardımımızla, tüm kazanabileceği zaferleri elde etti. Kazandınız.’ Daha yüz yıl önce vatan toprağı olarak gördüğümüz bu mekanlarda neyin kutlamasını yapıyorlar bunlar arkadaşlar!”

Soru sadece salondakilere değil, tüm İslam dünyasına sorulan bir soruydu. Bunca mezalimin ardından neyin kutlaması yapılıyordu? Neler meşrulaşıyor, hangi........

© Perspektif