Bir LNG Dosyası: ABD’yle Enerji Anlaşmaları ve Gerçekler
Türkiye’nin enerji tartışması yalnızca “yerli gaz mı, LNG mi?” sorusuna indirgenemez. Mesele çok daha karmaşık bir dengeyi içeriyor. ABD başta olmak üzere farklı ülkeler ve şirketlerle imzalanan kısa, orta ve uzun vadeli sözleşmeler Türkiye’ye çeşitlilik ve esneklik sağlıyor ancak yanlış kurgulanırsa bütçeye ağır yük getirebilir.
- AYŞEGÜL TABAK
- 2 Ekim 2025
Gündemi epey meşgul eden Birleşmiş Milletler (BM) ziyareti sırasındaki Erdoğan-Trump görüşmesi sonrası açıklanan enerji anlaşmalarıyla birlikte kamuoyunda en çok sorulan sorular bunlar: “Hani bizim 30–35 yıllık gazımız vardı”, “Rusya burnumuzun dibindeyken neden ABD’den LNG alıyoruz”, “Bu anlaşmalarla kamu kaynakları Amerika’ya mı aktarılıyor?”
ABD’yle yapılan bu anlaşmada esas mesele yalnızca birkaç kargo gaz almak mı yoksa çok daha karmaşık bir denklemden mi söz etmeliyiz?
Türkiye’nin doğalgaz talebi yılda 56–57 milyar metreküp civarında. Bunun içinde elektrik üretimi ve sanayi için gerekli gaz ile birlikte evlerde kullanılan doğalgaz da bulunuyor. Karadeniz’deki 540 milyar metreküplük keşif bu tablonun önemli bir parçası ancak orada üretim kademeli artıyor. Bugün 3–4 milyar metreküp seviyesinde olan üretimin 2028’de 14–15 milyar metreküpe ulaşması öngörülüyor. Yani Karadeniz gazı faturayı ciddi biçimde düşürecek olsa da kısa vadede talebi tek başına karşılamıyor. Siyasette sıkça duyulan “Karadeniz gazı 30–35 yıl yetecek” sözleri yanlış anlaşıldı. Bu hesap yalnızca “hane tüketimine” göre yapıldı. Türkiye’nin toplam talebini kapsamadığı için “Yerli gazımız bizi uzun yıllar bağımsız kılacak” algısı yanıltıcı oldu.
Neden LNG Hâlâ Gerekli?
Karadeniz gazı stratejik bir dayanak olsa da sistemde boşluklar var. LNG bu boşlukları kapatıyor ve birkaç kritik işlev üstleniyor.
Öncelikle, kış aylarında talep aniden yükseldiğinde Silivri ve Tuz Gölü gibi depolama tesisleri LNG ile destekleniyor. İkincisi, LNG çeşitlendirmeyi sağlıyor. Boru gazında birkaç kaynağa bağımlı kalmak pazarlık gücünü düşürürken, LNG farklı coğrafyalardan ve şirketlerden alınarak Türkiye’ye masada daha geniş bir manevra alanı veriyor.
Üçüncü işlevi ise ticari esneklik. Burada teslim modelleri belirleyici. FOB (Free on Board) modelinde satıcı, gazı yükleme limanında teslim ediyor, gemiyi ve rotayı alıcı belirliyor. Bu sayede fazla kargoyu gerekirse başka pazara yönlendirmek mümkün olur. DES (Delivered Ex Ship) modelinde ise satıcı, gazı doğrudan alıcının terminaline getiriyor. Bu, lojistik açıdan rahattır ama esneklik daha sınırlıdır.
Son olarak fiyat mantığı. Uzun vadeli LNG........
© Perspektif
