menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cüneyt Akman Yazdı: Emek Gelirleri Vergiler Emeklilik Ve Hayli Yaygın Zırvalar

10 3
12.07.2025

Zırvaların Kaynağı: Cehalet mi, Bilinçli Saptırma mı?

Ülkemizde söylene söylene mağdurların bile inandırıldığı kimi efsaneler, hayır efsane bile değil düpedüz zırvalar var.

İşin en acıklısı bu zırvaların yayıcısı çoğu kez, işi bilmeyen “cahil” kesim ya da işine öyle gelen, muktedir siyasetçiler değil, bir bilim insanı olması gereken iktisatçılar, akademikler.

Mesela en yaygın zırvalardan biri enflasyon oranının altında kalan bir (asgari)ücret artışının bile enflasyonun sebebi olduğunun iddia edilmesidir. Böylece reel olarak düşen ücretlerin enflasyona sebep olduğu iddia edilebilmektedir. Bunun ne teorik ne pratik hiçbir bilimsel temelinin olmadığını defaten yazdık ama heyhat! Hâlâ enflasyonu düşürmek için, çalışan halkın talebini, yani gelirini düşürmek bir politika aracı olarak savunulabilmekte…

Bir zamanlar Cem Karaca’nın söylediği bir şarkının sözlerini şöyle değiştirsek vallahi yeridir:

Maliyecisiyle, politikacısıyla, iktisatçısıyla… Hepsiii, halkaaa… karşıdırrr!

**

Şimdi burada tartışacağımız zırva ise Türkiye’de vergilerin (mesela OECD’ye kıyasla) düşük olduğu…

Bir başka yaygın kabul görmüş zırva ise mevcut kesinti oranları ve emekli prim günü ve yaş sınırı sistemiyle emeklilerin şimdiki gibi çok düşük maaş almalarının mukadder olduğu ve buna rağmen emeklilik sisteminin iflasının yine de kaçınılmaz olduğu tezi…

Belki bir diğer zırvayı da enflasyonun sadece bir beceriksizlik dolayısıyla (basiretsiz, “irrasyonel” politikalar neticesinde) başımıza gelen bir felaket olduğunu iddia etmek olarak ekleyebiliriz. Ama bu son meseleyi sonraya bırakalım.

**

Hemen vergi oranlarından bahsedelim… Mesela bahis konusu zırvayı desteklemek için neredeyse sadece tek bir rakam/oran verilir: Vergi/GSYH.

Oh ne güzel! 5 saniyede Türk halkının ne beleşçi olduğunu, zerre vergi ödemediğini ispatlayıver.

Nasıl mı? İşte şöyle: Türkiye’nin de dâhil olduğu OECD ülkelerinde GSYH içinde Vergi ödemelerinin payı 2023 yılında 3,9. Peki Türkiye’nin ki?

% 23,5! Hah işte tamam. Demek ki Türkler vergi ödemiyor.

Buradaki üç tane saçmalığa hemen işaret edelim:

Birinci sorunun cevabı Türkiye’de büyük bir kayıt dışı ekonomi var ve daha da önemlisi rantiyer kesim gerçekten yeterli/ya da hiç vergi ödemiyor. Bu yüzden çalışan ve üretken kesim ödemesi gerekenden daha fazla vergi ödüyor.

İkincsi o ülkelerde mesela Almanya’da 2023’te kişi başına GSYH 54 bin 343 dolar. Peki Türkiye’de aynı rakam ne: 13.100 dolar. Türkiye’de bu gelirin ne kadar gerçek olduğu tartışmasına (ki çok ciddi bir konu) burada girmeyeceğim. Ama bir devlet mekanizmasını çalıştırmak ve yoksulları destekleyecek transferler yapmak için aradaki 40 bin doları aşkın fazlalık hesaba katılmalı. Özetle insanları yoksul bırakırsanız size vergi de ödeyemezler.

Ve 3. Soru: Almanya’da o vergiyi kaç kişi ödüyor? Almanya’nın işgücüne katılma oranı resesyondaki bir ekonomide bile w,5. Türkiye’de güya büyüyen bir ekonomide % 53,5 (yine bu oranın gerçekliğini şimdilik burada tartışmayacağım ki, orada da ciddi sorunlar var).

Bu ne demek? Almanya’da o vergiyi ödeyen geliri üreten çalışan sayısı yaklaşık 46 milyon.

Türkiye’de ise 32,5 milyon.

Demek ki neymiş; insanları işsiz bırakırsanız vergi ödeyemiyorlarmış!

Fakat işte bu rakam size Vergi/GSYH kıyaslamasının zırvalığı hakkında ilk ipucunu veriyor.

Vergi yükü GSYH’ya göre değil çalışan sayısına göre ölçülmelidir ve zaten de böyle ölçülür; hele de çalışan sınıfların üzerindeki vergi yükü söz konusu ise…

Peki, OECD kıyaslamalarında birim çalışanın üzerindeki vergi yükü kaçtır bir de buna bakalım.

Bunun için en anlamlı iki aile tipi ve üç........

© Para Analiz