Trump Gerçekleri Söyledi
İkinci kez göreve geldiğinden bu yana hem ülkesini hem dünyayı önce kendi kârını gözeten bir şirket gibi yönetmeye çalışan ve fakat aslında sadece ABD’nin reklam yüzü olan Trump, salı günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayla dünyayı salladı.
Biliyoruz ki her ne kadar Trump’ın yetkileri ve özgür karar alma alanları mevcut olsa da ABD’yi her daim kişiler değil, sistemin asli temsilcileri yönetir. Bunlar tekeller ve ordudan müteşekkildir. Yani Trump da bir yere kadar inisiyatif alabilir.
Fakat belirtmeliyiz ki Trump, nevi şahsına münhasır ve pırıl pırıl bir nefret objesi olsa da tarzıyla dördüncü duvarı yıkmış, maskeleri düşürmüştür. O kadar pervasızdır ki ne diplomasi dinler ne de terminoloji. Kartları hep açık oynar, gereğinden fazla dürüsttür, saldırgandır, aşağılayıcı ve kibirlidir. Peki ABD’de neden başkan seçildi? Bunu daha önce yazdık. Bugün önemli olansa Trump’ın, ABD’nin temsili figürü olması ve yaptığı her hareketle dillendirdiği her cümlenin de aslında, ABD’nin vermeye çalıştığı imajı yansıtmasıdır. Delidir, ne yapsa yeridir, deyip geçemeyiz.
Dünyanın tek merkezi, en doğrusu, en güçlüsü, herkesin komutanı, eleştirilemez, kafa tutulamaz, herkesi azarlayan, tokatlayan ama her sözü de dinlenmesi gereken bir patron olduğunu söyledi Trump.
Geçen hafta dünya devletlerinin ikiyüzlülüğünden, Filistin özelinde bahsettik. Aslında ikiyüzlülük, her bağlamda geçerlidir. Misal karbon ayak izi, ekoloji, çevre diyen ve bu konuda kampanyalar başlatıp anlaşmalar imzalayan devletlerin tümü, gezegene, ekolojiye, doğaya, hayvana, insana en çok zarar verenlerdir. Barış diye ortalığı ayağa kaldıran devletlerinse tarihi, sömürgecilik, katliam ve işgallerin tarihidir. Liste böyle uzar gider. Adı konmamış anlaşmaya göre bu devletler, ilk taşı en günahsız olan atsın ve yok birbirimizden farkımız temelinde bir araya geldiklerinde, barıştan, çevrecilikten, kardeşlikten dem vurur, birbirlerinin maskelerini indirmektense imtina ederler.
Peki Trump ne yapar? Son bombasını BM Genel Kurulu’nda patlattı işte: Açık açık Birleşmiş Milletler’i aşağıladı, hiçbir işe yaramadıklarını vurgulayıp, çocuk azarlar gibi azarladı. Aynı fırçayı Avrupa ülkelerine de attı. Ne kadar vasıfsız ve güçsüz olduklarını, yapmaları gerekenleri yapmadıklarını yüzlerine söyledi.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump.
Politik doğruculuk yaptıkları için çevreye, sığınmacılara sahip çıktıklarını, Rusya’dan korktukları halde doğal gaz ve enerji satın aldıklarını, bu gidişle cehenneme varacaklarını anlattı durdu. Hem de olağanüstü bir kibir ve üstencilikle. Tek doğru Trump’tı, ABD’ydi.
Diyordu ki Trump; ben kapitalistim, iş insanıyım, sömürürüm, yağmalarım, güçsüzleri, benden olmayanları sahiplenmem, kapılarımı da açmam, önce kendi çıkarım gelir. Çevrecilikle kapitalizm yan yana gelemez, bu bir oyundur ve politik........
© P24
