menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Baskı Paketi Geldi, Reformlar Eylül’e Ertelendi

7 0
04.06.2025

10. Baskı Paketi, Ak Parti tarafından TBMM’ye sunuldu, ardından meclis adalet komisyonundan geçti. Dün gece TBMM Genel Kurulu’nda da onaylandı.

Ekim’den bu yana barış sürecini konuşuyor, Türkiye’de reformlar yapılmasını istiyor ve bekliyoruz. Taraflardan biri kendini feshederek silahlarını teslim etmeye başladı, diğeri ise öncelikle infaz düzenlemesi yaparak infaz eşitliğini sağlayacağına, hasta, yaşlı ve çocuklu mahpusların tahliyesine dair kamuoyuna sözler verdi. Tabii tarih muğlaktı.

Barış sürecine en çok emeği geçen isimlerden Devlet Bahçeli, bu adımın bir an önce atılması hususunda ısrar ederek, düzenlemenin bayramdan önce yürürlüğe girmesini istedi. Hatta Ak Parti’nin erteleme emareleri göstermesi üzerine MHP, meclis grup toplantısı yapmama kararı aldı ve sonunda paket meclise sunuldu. Fakat o da ne? O güne dek konuşulanlarla veya MHP’nin hazırladığını öğrendiğimiz taslakla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir baskı paketi çıkıverdi karşımıza.

Şimdi buna ne demeli?

Öte yandan barış sürecinin önemli ayaklarından biri olan Suriye’de işler yolunda gidiyor. Şara’nın, Arap milliyetçiliğini ve tekçiliği bırakıp beş bölgeden oluşacak idarî özerklik planını onaylaması ve ABD’ye verdiği taahhütler üzerine, çeşitli toplantıların yapıldığı, provokatif kışkırtmalar olmadığı sürece her şeyin hale yola sokulduğu anlaşılıyor. İlgili görüşmelerin; ABD, Türkiye, Fransa, Suriye ve SDG arasında geçmiş olması kuvvetle muhtemel. Hatta Öcalan’ın talimat ve yorumlarıyla bu sürece dahil olduğunu ve yön verdiğini dahi öngörebiliriz.

Peki, Suriye’de şimdilik herkesin memnun olması, istediğini alması ve yeniden yapılanmaya, gerek siyasi gerek askerî gerekse de ekonomik olarak katılması, her şeyi çözüyor mu? Barış sadece Kalyon ve Cengiz Holding’in, Suriye’den para kazanmaları mı demek?

Yoksa Türkiye’de hayata geçirilmesi gereken reform süreci, Suriye’de suların durulmasıyla birlikte oluşan rahatlık nedeniyle mi erteleniyor Ak Parti tarafından?

Belki de farklı argümanlar var: Toplum hazır değil, kamuoyu oluşmadı, oy kaybedebiliriz vs. vs.

Tabii kimselerin; temel insan hakları, adalet, barış, demokrasi gibi konularda, sadece toplumun hissiyatı belirleyici olamaz, kitle kuyrukçuluğu yapılamaz, demeye niyeti de yok anlaşılan. Hele ki bugün barış süreci yürüten siyasetçiler tarafından keskin şekilde kutuplaştırılmış, önüne gelene terörist demeye alıştırılmış bir toplum söz konusuyken.

Görüyoruz ki siyasetçiler, geçmişte yapılan yanlışları, bugün kitlelerine açıklayamıyor ve günahların hesabını veremiyor. Bu nedenle de reformları erteliyor. Barışa ilişkin toplumsal bir destek oluşmuyorsa eğer, bu tabloyu biz yarattık demeye kimsenin cüreti yok, yüreği yetmiyor.

Henüz mevcut tablonun nedenlerini dahi dürüstçe konuşamıyorken, reformları nasıl yapacak aynı siyasetçiler?

Tam bu noktada Devlet Bahçeli’nin cüretkârlığını ve DEM Parti’nin kontrollü ısrarını takdir etmek lazım. Nedeni her ne olursa olsun –ki şu ahval ve şeraitte nedenlerden çok pratikler önemlidir– hatta geçmişte dedikleriyle taban tabana zıtlıklar barındırsa da reformlar konusunda ısrarlarını sürdürüyor hem Dem Parti hem de........

© P24