menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

SUAT GÜN’E FİLİSTİN-İSRAİL SAVAŞI İLE ALÂKALI RÖPORTAJ SORULARI

6 0
21.03.2024

1-Filistin- İsrâil Savaşı, 7 Ekim 2023 tarihinde Filistin’in füze atışıyla başladı.

1.1-Filistin, kendi inisiyatifi ile aldığı kararla mı harekete geçti, destekleyen, öne süren güçler var mıydı, var ise kimdi, kimlerdi?

1.2-Filistin, İsrâil ile mücâdele edebileceği ve lehine netice alabileceği kanaatine nasıl sâhip oldu? (Sıkıntılara katlanmaktansa, intihar benzeri bir davranış söz konusu mudur?)

1.3-Filistin, tek başına savaşa devam ediyor. İsrâil’in ve destekçilerinin tek hedefi, Filistin’i haritadan silmek mi?

2-Türkiye, Filistin’i desteklerken İsrâil ile ticâretine devam ediyor. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?

3-Savaşın Filistin-İsrail ile sınırlı kalmayacağı, bölge savaşı hâline dönüşeceği ihtimali hakkındaki görüşünüz nedir?

4-İsrail, durmaz – ancak durdurulur. Peki kim durduracak?

5-ABD, İngiltere, Almanya ve Rusya ile ‘süper güç’ olarak anılan ülkelerin duruma müdâhil olmaları ihtimali var mı? Varsa, hangi şartlar altında? (Meselâ İran’ın İsrail’i bombalaması, Türkiye’nin Filistin’e silâh ve asker sevk etmesi gibi…)

6-Lâhey duruşmalarını başlatan hareketin, Türkiye ve Müslüman ülkeler yerine Güney Afrika Cumhuriyetinden gelmiş olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

7-Lahey duruşmalarından ne kadar zaman sonra ve nasıl bir sonuç beklenebilir?

8-20 Ocak 2024 Cumartesi günü İsrâil’in Lübnan’ı bombalamasında yalnızca Hamas elemanlarının hedef alınması sebebiyle bir mazarrat çıkmasa bile Suriye’de İran’ı vurması neticesinde 4 İranlının öldürülmesi infiale sebebiyet vermedi. Nasıl yorumluyorsunuz?

1-Filistin- İsrâil Savaşı, 7 Ekim 2023 tarihinde Filistin’in füze atışıyla başladı.

1.1-Filistin, kendi inisiyatifi ile aldığı kararla mı harekete geçti, destekleyen, öne süren güçler var mıydı, var ise kimdi, kimlerdi?

Filistin’de devamlı bir zulüm mevcuttur. Gerek Batı Şeria’da olsun gerek, Gazze’de olsun İsrail'in evleri basmadığı, sokakları yolları kesmediği, Filistinlilerin mallarına, mülklerine, canlarına kast etmediği herhangi bir gün yoktur. Zaten Gazze sürekli ambargo altında inliyor. Barış zamanı zannedilen günlerde bile İsrail Hava Kuvvetleri tarafından her gün hava keşfi yapılmakta, uçaklar uçurmakta, hasım olarak nitelendirdikleri ya da şüphelendikleri her yeri bombalamaktadır. Ölen Filistinli olduğu sürece meşrudur. Her hangi bir suç işlemiş olmasının veya suç karışıp karışmadığının önemi yoktur.

İsrail'in bir şahsa zulmetmesi için tutuklaması için herhangi bir gerekçeye ihtiyacı yoktur. Filistin toplumu içerisinde sözü geçen bir şahıs olmak bile suçtur. Filistin bayrağı taşımak suçtur, bahçesini sulaması için kuyu açmak suçtur. Evinde çiçek yetiştirmesi suçtur. Yağmur suyu toplaması suçtur. Güneş paneli kullanması, evini onarması hep izne tabidir, yüksek ücretler ödeyerek bunları yapabilir. Bütün bunlar İsrail hükümetinin iznine bağlıdır, İzin verilip verilmemesi tamamen keyfidir. Filistinlilere karşı bütün kanunlar keyfidir, sabit bir kural yoktur. Filistinlilerin İsraillilere tahsis edilmiş sokaklarda gezmesi suçtur. Yahudilerin olduğu alanlara girmesi teröre teşebbüs suçudur.

Batı Şeria’da Filistinlilerle Yahudileri ayırmak için çekilmiş olan 1100 kilometre duvar, başlı başına zulümdür. Düşünebiliyor musunuz, bir Filistinli evinden çıkıp 30 metre mesafedeki bahçesine tarlasına gitmek için 35 kilometre ileride bulunan Yahudi kontrol noktasından geçecek duvarın öbür tarafındaki bahçesine gidip çalışacak. Bahçesine gitmek için Yahudi kontrol noktasından geçmek demek kadın erkek ayrımı olmaksızın çırılçıplak soyunarak arama yapılması demektir. İsrail askerinin aşağılayıcı muamelesine maruz kalmak demektir.

İsrail, Filistinlilere dünyada cehennemi yaşatmaktadır. Tahammül edilmez bir zulüm mevcuttur. O toprakların hakiki sahibi olan Filistinliler bu ezilmeyi hazmedememektedir, hak etmemektedir. Bu ortam sürekli gerginlik yaratmaktadır. Filistin halkında haklı öfkeye sebep olmaktadır. Bunun mazur görülecek hiçbir yanı yoktur. Esasen Filistin'i terörize eden İsrail'in bizzat kendisidir. Her ne kadar şu devlet bu devlet Filistinlileri destekliyor dense de, Filistinlilerin desteklenmediği ortada, Filistinliler desteklenmiş olsa ellerinde doğru dürüst bir silah olur. Savunma silahları dengeli olur, bire karşı 100 Filistinli ölmez.

İsrail'in Filistin halkını terörize etmesinin temel sebebi; onları vatanlarından sürmektir. İsyana zorlayarak, askeri harekâtla, hukuk dışı operasyonlarla yerleşimci terörü ile halkı yıldırmak ve yurtlarını terk ettirmektir.

7 Ekim’den önce Netanyahu, esasen İsrail'in; zalimliğe, gaddarlığa hak kazanması için ilk saldırıyı Filistinlilerin yapması için zorlamıştır. İsrail'in dengesiz silah üstünlüğü, Filistinlileri sürekli tahrik ederek eyleme zorlamakta, nefsi müdafaaya geçtiğinde uluslararası sistemde İsrail'in kendini savunma hakkı vardır algılamasına yol açması için elinden geleni yapmaktadır.

Şunu açıklıkla söyleyebiliriz ki; Filistinlileri zayıf silahlarla saldırmaya zorlayan İsrail'in kendisidir. Hatta çeşitli gruplara silah ve eylem yapmak için yol göstermekte tahrik etmek de hatta finansman desteği de sağlamaktadır. İstihbarat örgütlerinin çalışma biçimi çok ilginçtir. Gazze’deki çatışan grupları İran destekliyor dense de, Türkiye'yi Suriye'de durdurmak için İran'a Suriye'ye getiren İsrail’dir. (ABD’deki İsrail lobisidir= küresel sermaye) Şunun kesinlikle söyleyebiliriz ki; Filistin bütün istihbarat örgütlerinin cirit attığı, eğitim yaptığı, tecrübe kazandığı, kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmadığı bir muharebe sahasıdır. Son nokta olarak şunu açıklık ve ifade etmek gerekir ki; Filistin direnişini, tahrik eden, teşvik eden, direnmeye zorlayan, zulmeden, bizzat İsrail'in kendisidir. Direnişi tahrik ederken ağır zulüm ve işkenceler yaparken mağduriyete uğradığını söyleyen İsrail’dir. Hani bir söz vardır Bu ağacın kurdu kendindendir diye, İsrail bu kurdu bizzat kendisi üretmektedir.

1.2-Filistin, İsrail ile mücâdele edebileceği ve lehine netice alabileceği kanaatine nasıl sâhip oldu? (Sıkıntılara katlanmaktansa, intihar benzeri bir davranış söz konusu mudur?)

Hamas'ın yaptığı 7 Ekim operasyonu iki açıdan değerlendirilebilir. Birincisi postu pahalıya satmak, ikincisi İsrail'in yapacağı operasyon için ön almak, İsrail için operasyon maliyetini ağırlaştırmak maksadıyla yapılmıştır. Yalnız bu operasyon bölge devletleri açısından şu sonuca ulaştırılmıştır. İsrail kırılgan bir devlettir, yenilgi almaya başladığı takdirde tek muharebelik canı vardır. Batının sürekli desteği olmadığı takdirde, İsrail'in ayakta kalmasının imkânı yoktur. Ağır silah üstünlüğüne, hava hâkimiyetine rağmen İsrail ordusunun savaşma kabiliyetinin çok sınırlı olduğu ortaya çıkmıştır. Hiçbir lojistik destek almayan direniş güçlerinin hava ve ateş gücüyle desteklendiği takdirde İsrail’i perişan edecekleri ortaya çıkmıştır.

Filistin halkını direnişe zorlayan bizzat İsrail’dir. Onların kalbine ölüm korkusunu vererek sindirmeye çalışmaktadır. Bölgeyi Filistinlilerden temizlemeye çalışan İsrail askeri doktrininin yürümeyeceği, gerçekçi olmadığı ortaya çıkmıştır. Ölüm korkusunu yayalım derken, ölümden korkmayan, isteyerek ölüme atılan insan psikolojisi yaratılmıştır. Bu zulüm aslında İngiliz sömürge yönetiminden sonra başlamış, 100 yıldan beri devam etmektedir. Bölgede tahammül edilmez bir zulüm mevcuttur. İsrail cezaevlerindeki Filistinlilerin durumu içler acısıdır. Tutuklulara her gün rutin işkenceden geçirilerek zulüm edilmektedir, tutukluların ’i hastadır, kalıcı olarak sakatlanmıştır. Batı hukukuna göre suç ehliyeti olmayan 8-13 yaşındaki çocuklar tutuklanmakta ağır işkenceler........

© Önce Vatan


Get it on Google Play