OKUMAK, DİNLEMEK VE ...
“Bir eser okunacağı veya bir söz dinleneceği zaman, evvelâ:
Kim söylemiş?
Kime söylemiş?
Ne için söylemiş?
Ne makamda söylemiş? Olan bir kaide-i esasiyyeyi (esas kaideyi), nazar-ı itibara almalı.
Evet, kelâmın (sözün) tabakatının (tabakalarının) ulviyeti (yüceliği), güzelliği ve kuvvetinin
Menbaı (kaynağı), şu dört şeydir:
Mütekellim (Konuşan),
Muhâtab (Kendisiyle Konuşulan),
Maksat ve
Makam.
Yoksa, her ele geçen kitab okunmamalı.
Her söylenen söze kulak vermemelidir.
Meselâ: Bir kumandanın, bir orduya verdiği “Arş!” emriyle;
Bir neferin (askerin) “Arş!” sözü arasında ne kadar fark vardır.
Birincisi, koca bir orduyu harekete getirir.
Aynı kelâm (söz) olan ikincisi, belki bir neferi bile yürütemez.”
(1950’de Ankara Üniversitesi’nin “Fakülte Mescidi”nde verilen bir konferanstan.)
Kâinattaki zevâl / sona eriş, firak / ayrılık ve adem / yokluk; zâhirîdir / görünüştedir.
Hakikatta firak yok, visal / kavuşma var.........
© Önce Vatan
visit website