menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

BİTMEYEN TERÖR:

42 0
24.08.2024

Gazilik rütbesine erişen Babam, askerliğini Güneydoğu’da yapmış, PKK’nın uzantısı olan teröristlerle girdiği çarpışmada kolunu kaybetmiş ve bunun için kendisine GAZİ unvanı verilmişti.

Şimdi onun hayatından bir anekdot sunacağım:

İyi bir eğitimden sonra Güneydoğuya gönderilen Ahmet Mert kendisini Türkiye’ye isyan eden ve adı sonradan PKK’ya çıkan İsyancı gruplarla çarpışan askerlerimizin arasında bulmuştu…

Gece-gündüz Siirt dağlarında aç-susuz, ayaklarındaki potinlerini bile çıkartmadan devlete isyan eden eşkıya takibine çıkıyorlarmış…

1 ay,2 ay,3 ay, 5 ay bu çarpışmalar devam etmiş…

Babam hep bu çarpışmaların içindeymiş.

Bir köyün yakınında bulunan karakolda gece gündüz demeden nöbet tutuyorlar ve gece baskına gelen eşkıyalarla savaşıyorlarmış…

Bu çarpışmalar bazen gündüz de oluyormuş…

Bir defasında çarpışmada eşkıyalardan birini yaralamışlar ve Jandarma karakoluna getirmişler…

Kasığının üst tarafından yaralanan eşkıyayı tedavi ederken sünnetsiz olduğunu tespit etmişler ve karakol komutanına bilgi vermişler…

Erkaya'nın yarasını tedavi edip iyileştirdikten sonra onu konuşturmaya çalışmışlar…

Yaralı ekşiye kendisinin Ermeni olduğunu ve ayrılıkçı güçler ile işbirliği ederek her gece Jandarma Karakoluna taciz ateşi açtıklarını itiraf etmiş…

Ermenilerle işbirliği yapan isyancıları tek-tek ismen bildirmiş…

Başta Karakol komutanı olmak üzere babam dâhil karakolda görevli bütün askerler hayretlerini gizleyememişler…

Çünkü yaralı Ermeni’nin verdiği isimler her gün görüştükleri köyün muhtarı Bedo, köyün bakkalı, kendilerine her hafta yufka ekmek yapan komşu kadının eşi, köyün büyükbaş hayvanlarını güden sığırtmaç, her hafta askerlere yumurta getiren genç, köyün ihtiyar kurulu azasından 2 kişi ve komşu köyden isimlerini aldıkları 9 kişi…

Grup halinde dağlarda saklanan Ermeniler bu kişilerle birleşerek zaman-zaman Karakolu taciz ateşine tutuyor ve devletine bağlı olan köylüleri adeta haraca kesiyorlarmış…

Yaralı Ermeni ifadesi alınmak üzere Siirt’e askeri birliğe gönderildikten sonra verdiği bu isimler askerler tarafından takibe alınmışlar…

Bunu hisseden isyancı grup dağlarda saklanan Ermenilerle de birleşerek bir gece saat 24.00 sıralarında karakola saldırmışlar ve taciz ateşine başlamışlar…

Bu saldırıyı bekleyen askerlerimiz zaten hazırlıklıymış…

Karakolun arka tarafından açtıkları bir tünelden çıkarak eşkıyanın tahmin edemediği bir yönden ateşe başlayan jandarmalarla eşkıya arasında korkunç bir çatışma başlamış…

Karakol’da bulunan 12 kişilik Jandarma ile sayıları 60’ı bulan eşkıya arasında silahlı çatışma saatlerce sürmüş…

Babam zaman - zaman çocuklarını, torunlarını, mahallelileri toplar, askerlik anılarını anlatırdı.

Bu anılar yıllarca Anamur ve Bozyazı yöresinde dilden dile dolaşmıştır.

Bir toplantıda anlattıklarının bir bölümünü sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

Çocukluğumda bu anıları bizzat kendi ağzından ben de dinlemiştim.

Babam çatışma ve vurulma anını şöyle anlatıyordu :

“Ben eşkıya’larla çatışmaya giren arkadaşlarımın en önünde bulunan incir ağacının altında bir gün önce kazdığımız siperdeydim…

Bizimle çatışmaya giren eşkıyalarla aramda neredeyse 15 – 20 metrelik bir mesafe vardı…

En önünde bulunan eşkıya ile neredeyse burun-buruna gelmiştik…

Bize ateş ederken tüfeğinin........

© Önce Vatan


Get it on Google Play