menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Üçüncü sınıf değil devrimci sahne

11 0
09.08.2025

Nazım Hikmet’in oyun yazarlığı hakkında yıllardan beri sağdan da soldan da görüşler ileri sürülür ve ustanın dram yazarlığı çoğu öznel yaklaşımlarla değerlendirilir.

Dil ustasıdır Nazım Hikmet, Türkçeyi bilir, en güzel anlatım aracı olarak kullanır dilini… Komünisttir, baştan aşağı duygu ve düşünce yüklüdür, insanı, doğayı, toplumu tanır, toplumsal çelişkileri görür, haksızlığa uğramış, adaletsizliği yaşamıştır, yurtseverdir, dünyayı değiştirmek, insanlığı, uygarlığı, kültürü ileriye taşıma gayreti içinde ömrünü zindanlarda, sürgünde heba etmiş, fakat her şeye rağmen edebiyat ve sanatta üretimden geri kalmamış bir devrimcidir. Hayatı, insanı anlamak ve anlatmak ister…

Nazım Hikmet şiirlerinin yanı sıra 20’ye yakın tiyatro oyunu yazmış, bunların çoğu kitap olarak basılmış ve ülkemizde ve yurt dışında (Moskova, Berlin, Prag, Paris) sahnelenmiş. Ölümünden önce Moskova’da 1962 yılında yazdığı “Oyunlarım Üstüne” adlı makalesinde “Üçüncü sınıf bir dram yazarı olmaktan öteye gidemediğini” söylemesi yanıltıcı olduğu gibi kendisinin Shakespeare, Gogol, İbsen, Çehov gibi ileri düzeyde dram yazmak arzusundan kaynaklandığı yorumunu yapıyor Prof. Ayşegül Yüksel.

Nazım Hikmet’in tiyatro ile tanışması Kurtuluş Savaşı yıllarında bulunduğu Ankara’da izlediği Otello Kamil adlı adaptasyon oyundur. Aynı yıllarda Nazım öğretmenlik yaptığı Bolu’da ilk oyun karalamalarını yapar. 1920’li yıllarda “Ocak Başında” adlı oyununu yazar. Sonraki yıllarda (1928) öğrenci olarak bulunduğu Moskova’da Stanislavski, Meyerhold ve Vantangov gibi tiyatro ustalarını tanır ve sahnelemelerini izler. Yukarda adı geçen makalesinde Nazım; “Ben Stanislavski’nin,........

© OdaTV