Sahneyi saran ekonomik ve ideolojik baskı: Tiyatronun kurtuluş yolu
Önceki yazıda ülkemizde tiyatro sanatının içinde bulunduğu sorunları yazmış ve bu vahim durum en başta pratik tiyatronun kalitesini düşürüyor, nitelik olarak üretimler vasatlaşıyor, bir seviyede avamlaşıyor diye bitirmiştik.
Ekonomik sorunlarla iş üretmez hale gelen topluluklar durumu kurtarmak için bu sezon ya ucuz ve maliyeti düşük oyunlar sahnelemeye çalışıyor ya da önceki sezonlardan devam eden oyunlarını seyirci ile buluşturma telaşı içinde.
Tiyatro toplumsal hayattan beslenir ve bir düşünceden oluşur... İyi yazılmış bir metin, akıllı bir rejisör, zeki ve özenle çalışan bir kadro ve yeterli finansmanla desteklenen yapımlar nitelik tiyatro kategorisine girerler.
Yanı sıra tiyatro sanatı, baskıdan, sansürden, yasaklamalardan, ekonomik kıskaçtan kurtulduğu oranda özgürleşir ve işlevini yerine getirir. Ancak o zaman tiyatro tarihsel, toplumsal ve sanatsal işlevini ancak bu koşullarda yerine getirmeye başlar.
Çünkü tiyatro, yaşanmışlıkları, unutturulmaya çalışılan değerleri biriktirir ve bir ‘yaşantı parçası’ olarak uygarlığın ve insanlığın kullanımına yeniden sunar. Tiyatro hayata, insana ve tabiata ilişkin bütün devinimleri anlatır, gösterir ve anlamlandırmaya çalışır.
Tiyatro doğru düşünmenin yolunu açar, soru sordurur, eleştiriye yöneltir, tedirgin........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d